Milletvekili Filiz Besim, yaptığı konuşmada, yeni Girne Hastanesi’nin son durumunu sorguladı.
Besim, 2020 Temmuz ayında yeni Girne Hastanesi binasının Sağlık Bakanlığı'na devredildiğini belirterek, “Söz konusu binanın o zamandan beri hastaneye dönüşemediği” eleştirisinde bulundu, süreci “yılan hikayesi” olarak nitelendirdi.
Yeni düzenlemelerde hastanedeki yatak sayısının düşürüldüğünü kaydeden Besim, Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un Girne’de sürekli oturan kişi sayısını 90 bin olarak açıkladığını hatırlattı, tamamlanmasının ardından hastanenin bölgeye yeterli hizmet verebilmesi temennisinde bulundu.
Göreve gelen sağlık bakanlarının hastanenin bitimine ilişkin bugüne kadar yaptığı açıklamaları paylaşan Besim, bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek’in 2025 yılında hastanenin biteceğini söylediğini, geçen hafta Başbakan’ın ziyaretinde de 2026 yılına işaret edildiğini aktardı. Söz konusu hastanenin bir an önce bitirilmesi çağrısında bulunan Besim, “Bizimle dalga geçmeyin.” dedi.
Yeniden yapılan mimari düzenlemede, görüntüleme cihazlarına yönelik sıkıntılar olduğu bilgisini aldığını paylaşan Besim, her gün hastane yapılamayacağını, bu konulara önem verilmesi gerektiğini kaydetti; personelin hazırlık sürecine başlanmamış olmasından dolayı duyduğu endişeyi de dile getirdi.
Milletvekili Besim, mevcut Girne Hastanesi’ndeki cihaz ve personel sıkıntılarına da dikkat çekerek, hastane yapım sürecinden bölge halkının mağdur olduğunu ve bunun telafisinin mümkün olmadığını söyledi.
Besim, Dr. Burhan Nalbantoğlu için de benzer sıkıntılar yaşandığını ileri sürerek, söz konusu hastanenin güçlendirileceği yönündeki açıklamaları anımsattı. Besim, Nalbantoğlu için zemin etütlerinin yapılıp yapılmadığını sorduklarını ama bir bilgi alamadıklarını savundu.
2017’de temeli atılan Güzelyurt Hastanesi’ne de değinen Besim, hastanenin 2026 Kasım ayında biteceğinin açıklandığını ancak aslında sadece zemin katının bitirilerek, sağlık merkezinin oraya taşınacağı yönünde de bir bilgi aldığını belirtti.
- Bakan Çavuş
Milletvekili Besim’in konuşmasının ardından söz alan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, Besim’in “söz var, icraat yok” şeklindeki sözlerine katılmadığını; hükümetin verdiği her sözü gerçekleştiriyor olduğunu kaydetti.
Çavuş, Girne Hastanesi’ndeki gecikmelerin daha iyi hizmet verme anlamında büyütme ve geliştirme çalışmaları nedeniyle olduğunu belirterek, ilk baştaki proje ve mevcut projenin arasında büyük farklar olduğuna dikkat çekti. Başbakan Üstel’in duyurduğu tarihte bir değişiklik beklenmediğini ifade eden Çavuş, yakın zamanda iç donanımlara başlanacağını dile getirdi.
Güzelyurt Hastanesi’nde de çalışmaların devam ettiğini söyleyen Çavuş, hastanenin ihalesinin yapıldığını, belirlenen tarihte bölgeye hizmet vermeye başlayacağını kaydetti.
- İncirli
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, ülkede çok sayıda işletmenin kapanıyor olduğunu savunarak, açılan ve kapanan işletme sayılarının ülke ekonomisinin göstergelerinden biri olduğunu kaydetti.
İncirli, özellikle orta ve küçük işletmelerde istikrarsızlık sorunu yaşandığını, daha büyük işletmelerin de devam edebilmek için işten çıkarma yolunu seçmek zorunda kaldığını savundu.
Bu konuda eriştiği verilerin “çelişkili” olduğunu söyleyen İncirli, Bakanlık verilerine göre 346 işletmenin kapandığını, 610 yeni kaydın yapıldığını kaydetti; ancak bu rakamların gerçekçi olmadığını, yeni işyeri kayıtlarının önceden kapananların devirleri olduğunu öne sürdü.
İncirli, ekonomide istikrar sağlanmak isteniyorsa, bu iş yerlerinin neden kapandığının, hangi sektörlerde kapanmalar yaşandığının, yeni açılan iş yerlerinin hangi sektörde olduğunun ve işsiz kalan insanların ne yapacağının sorgulanması gerektiğini belirtti.
İncirli ayrıca, İstatistik Kurumu’nun verilerinin çelişkili olduğunu savunarak, 2023 yılına ait istihdam oranının 146 bin 211, işsizlik oranının ise 7 bin 988 yani yüzde 5,1 olduğunu aktardı. KKTC’de iş gücüne katılım oranının yüzde 50 olduğunu belirterek, nüfusun yarısının işgücüne katılmadığına dikkat çeken İncirli, buna rağmen, işsizlik oranının yüzde 5 olarak açıklanmasını anlamlandırmakta zorlandığını dile getirdi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan 155 bin sigortalının 75 bininin KKTC’li olduğu bilgisini de aldığını söyleyen İncirli, ancak bu kişilerin büyük bir kısmının kamuda olduğuna dikkat çekti, özel sektörde çalışan vatandaş sayısının öğrenilmesi ve bu yönde çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti.
“Bu ülkede ekonomik bir kriz var. Ekonomi tıkırında falan değil. İşsizlik sorunu var.” diyen İncirli, bir an önce tedbir alınmadığı takdirde işletmelerin kapanma hızının artacağı düşüncesini paylaştı; alınabilecek tedbirleri sıraladı.
- Toros
CTP Milletvekili Fikri Toros ise ”Çözüm Odağına Siyasi ve Ekonomik Kazanımlar” konulu konuşma yaptı.
Toros, Kıbrıs’ta barış sürecine yönelik kritik bir toplantıya yaklaşıldığına dikkat çekerek, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı bir federal yapıda olacak kapsamlı bir çözümün, Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunların çözümüne de katkıda bulunacağını savundu.
Mart ayındaki gayri resmi toplantıda, bilinen siyasi pozisyonların vurgulanması yerine geleceğe yönelik ortak menfaatler yönünde çalışmaların yapılmasına odaklanılması temennisinde bulunan Toros, ancak bu şekilde güvenlik, barış ve istikrar rotasına girilebileceğini belirtti.
“Başka bir etken ve zaman beklenirse, değişim asla gelmeyecektir.” diye konuşan Toros, uzlaşının öncelikle Kıbrıslıların sorumluluğu olduğunu kaydetti; liderlere kendi siyasi ideolojilerine yenik düşerek sorumluluklarını yerine getirmekten kaçınmaması çağrısında bulunarak, “Başarısızlıklarınızın sizi tanımlamasına izin vermemelisiniz. Başarısızlıkların size öğretmemesine izin vermelisiniz.” dedi.
Demokrasinin önemine dikkat çeken, demokrasiyle bağlı kalmanın ve onu yaşatmanın her Kıbrıslının asgari sorumluğu olduğunu kaydeden Toros, federal çözümle Kıbrıs’a gerçek anlamda demokrasi geleceğini, uluslararası alanda sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından temsil edilmenin önüne geçileceğini öne sürdü.
Oslo Barış Araştırma Enstitüsü (PRIO) verileri ışığında çözüm olması durumundaki kazanımlara işaret eden Toros, gayrisafi milli hasıla ve ekonomide artışa ve sektörlerdeki olası gelişmelere değindi, çözümle birlikte ulaşılabilecek pazarlara vurgu yapan Toros, mülkiyet sorunun çözülmesiyle ulaşılabilecek potansiyel kalkınmaya da vurgu yaptı.
CTP’nin siyasi eşitliğin pazarlığa tabi olmayacağı bir kapsamlı çözümün getireceği kazanımlara odaklanılmasını çok önemli bulduğunu kaydeden Toros, Türkiye’nin de çözümden elde edebileceklerine değindi; “Çözüm sadece Kıbrıslı toplumlara değil, bölgeye de barış ve refah sağlayacaktır.” dedi.
Toros, değişim isteyen yüzbinlerce sese kulak verilmesi gerektiğini savunarak, çözümde elde edilecek kazanımların ne kadar hazırlıklı olunacağına bağlı olduğunu vurguladı.
- Candan
CTP Milletvekili Armağan Candan ise, “Cenevre toplantısına giderken” konulu bir konuşma yaptı.
Candan, konuşmasında, 1 ay sonra bugünlerde Cenevre’de Kıbrıs görüşmelerinin yapılacağını kaydederek, 2017’den sonra ilk defa Kıbrıs Türk tarafı, Rum tarafı, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin Kıbrıs meselesini ele alacağını belirtti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun bu kapsamda ülkede ve diğer ilgili ülkelerde yaptığı görüşmelere dikkat çeken Candan, 10 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Tatar’la yapılan görüşmenin tutanağının henüz Meclis’e gönderilmediğini söyledi; bir an önce gönderilmesi çağrısında bulundu.
Son 8 yılda Kıbrıslı Türkler adına olumlu gelişmelerin yaşanmadığı bir süreç olduğunu savunan Candan, bu süreçte “müzakere masası olmamasından” dolayı Kıbrıslı Rumların tek yanlı hareket etme alanı bulduğunu öne sürdü; bugün basında da çıkan Mısır’la yapılan doğalgaz anlaşmasına işaret etti. Candan, GKRY’nin yaptığı askeri anlaşmalar olduğunun da altını çizdi.
Milletvekili Candan, mülkiyet konusunda da Kıbrıslı Türklere karşı taarruza geçildiğini, Rum tarafının yatırım yapanları tutuklamaya başladığını kaydederek, gelişmeler ışığında Taşınmaz Mal Komisyonu’na yönelik olası riskler konusunda uyarılarda bulundu.
Eski GKRY Dışişleri Bakanı Kasulidis gibi bazı isimlerin GKRY Lideri Nikos Hristodulidis’e yönelik yaptığı eleştirileri paylaşan Candan, Hristodulidis’in eylemlerinin “onu müzakere masasında tutacak bir politika olmamasından” dolayı olduğunu savundu.
Candan, kapılar konusunda da hangi aşamada olunduğunun bilinmediğini öne sürdü; konuya ilişkin son bilgiye BM Kıbrıs Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart ile yapılan toplantı tutanaklarından erişebildiklerini kaydetti.
“Rum tarafının istediği gibi at koşturmasının önüne geçilmesi gerektiğini” savunan Candan, bunun yapılamaması halinde kaybedenin Kıbrıs Türk tarafı olacağını savundu.
- Bakan Ertuğruloğlu
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da, Kıbrıs sorununa ilişkin söz alan milletvekillerinin ardından yaptığı konuşmada, Milletvekili Toros’un konuşmasını eleştirdi; “Türkiye’nin kendi menfaatlerini görebilecek bir ülke olduğunu, akıl vermeye gerek olmadığını” söyledi.
Ertuğruloğlu, gerçek anlamda bir çözümden iki halkın, bunun yanında Türkiye ve Yunanistan’ın faydalanacağının doğru olduğunu ancak muhalefet vekillerinin gerçek anlamda bir çözümden değil sadece bir çözümden bahsettiklerini ve bunun yeterli olmadığını kaydetti.
“Algı yaratıldığı” yönündeki eleştirilere cevap veren Ertuğruloğlu, “Mesnetsiz algı operasyonlarının kimin tarafından yapıldığı ortadadır.” diye konuştu.
Kıbrıs melesinde “sorun” olarak neyin görüldüğünde farklılıklar olduğunu belirten Bakan Ertuğruloğlu, sorunun ne olduğu konusunda mutabakat sağlanmadığı takdirde kürsüde tartışmaya devam edeceklerini söyledi.
Kıbrıs sorununun 2 açıklaması olduğunu, bir tanesinin Kıbrıs Rum tarafının "Kıbrıs Cumhuriyeti" olarak kabul görmesi ve bunun Kıbrıs Türklerinin aleyhine kullanılıyor olması, diğerinin ise Rum tarafının dünyaya yaydığı propaganda olduğunu kaydeden Bakan Ertuğruloğlu, bu sorunlar kapsamında Rumlarla nasıl müzakere edilmesinin beklendiğini sordu.
“Rumlara karşı dik duruş sergiliyorsak suç bizim mi? Bunu algılamakta zorlanıyorum.” diyen Ertuğruloğlu, “Dünya Rum’u Kıbrıs Cumhuriyeti olarak gördüğü sürece, siz 60 yıl değil 600 sene daha devam etseniz bir netice elde edemezsiniz.” diye konuştu. Bakan Ertuğruloğlu “Rum tarafının ‘at koşturmasının’ müzakerelerle ilgili olduğuna yönelik açıklamaların 'yanlış bilgilendirme' olduğunu" kaydetti.
“Çözüm istemek herkesin talebidir. Ama neyin çözümü; hangi çözüm?” diye soran Ertuğruloğlu, GKRY liderlerinin tutumlarında herhangi bir değişiklik olmadığını belirtti; hiçbirinin Kıbrıs Türk halkının haklı davasına, egemenliğine ve eşitliğine saygı göstermediğini söyledi.
Bakan Ertuğruloğlu, Rum tarafının Kıbrıs Türkü’nü kendisine eşit görmediğini, adayı bir Helen adası olarak görmeye devam ettiğini kaydederek, muhalefet vekillerinin konuşmalarındaki eleştirileri kabul etmediğini belirtti.
Rumların Cenevre’deki toplantıyı Crans Montana’nın devamı olarak sürdürmek isteyeceğini; ancak Kıbrıs Türk tarafının buna izin vermeyeceğini, iki komşu devletin iş birliklerini konuşmak için oraya gideceğini kaydeden Ertuğruloğlu, “Gerekirse suçlanalım. Biz yanlış bir şey yapmıyoruz.” dedi.
Adada “federasyon” konusunun ortadan kalktığının ifade edildiği ve egemen eşitliğin vurgulandığı Türkiye Cumhuriyeti’nin kararlarına, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve temaslarda yapılan açıklamalara işaret eden Ertuğruloğlu, KKTC’nin bu kapsamda anavatan Türkiye ile yürümeye devam edeceğini belirtti.
-Toros
Bakan Ertuğruloğlu'nun ardından yeniden söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros ise, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından imzalanan ortak bir devlet olduğunu vurguladı.
Çatışmalar sonucunda Kıbrıs Türk toplumunun ortak olduğunu bu devletten silah zoruyla dışlanmış olduğunu hatırlatan Toros, “Durum böyleyken Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti olarak dünyaca tanınmış olmasını Kıbrıs Sorununun tarifi olarak lanse etmek gerçekleri hasıraltı etmektir.” dedi.
Toros, "Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası"nın 100’ün üzerinde maddesinin ihlal edildiği gerçeğine dayanılarak Kıbrıslı Türklerin kendi ülkesinde ve devletindeki yerini yeniden almak istemesinin içerisinde bulunulan durumu yansıtan gerçek bir tasvir olduğunu savunarak, bunun garantör ülkelerin imzasını taşıyan BM kararıyla tescil edildiğini söyledi.
- Birinci
CTP Milletvekili Ceyhun Birinci ise, “ülkenin son durumu ve sağlıkta devam eden ciddi sorunlar” başlıklı bir konuşma yaptı.
Birinci, Sağlık Bakanı’nın Genel Kurul’da olmamasını eleştirdi; kurumların bu şekilde itibarsızlaştırıldığını savundu.
Birinci hükümet tarafından yapılan icraatları “karanlık yollar ve hızla artış gösteren ölümlü trafik kazaları, ekonomik kriz, yüksek enflasyon, ihale usulsüzlükleri, kara para aklama, adaletsizlik, peşkeş, dış dünyaya kapılarını kapatan bir politika” gibi başlıklarla nitelendirdi.
Ülkede nüfus sayımı ve planlanmasının yapılmamasını eleştiren Birinci, sağlık sektöründeki sorunların bundan kaynaklı artarak devam ettiğini ve hizmetlerin tıkandığını savundu; bir an önce sayım yapılması çağrısında bulundu.
Girne Hastanesi’nin henüz bitirilmemiş olmamasını “beceriksizlik” olarak ifade eden Birinci; bu hastanenin “uygun altyapı ve personelle” ne zaman hizmete gireceğini sordu. Bu hastane için alanında eğitilmiş sağlık personeli ihtiyacına değinen Birinci, bununla ilgili bir hazırlığın henüz olmadığını savundu.
Yeni Girne Hastanesi’nin hayata geçirilmesi uzadıkça, Girne bölgesinde sağlık alanında büyük sorunlar yaşandığını ileri süren Birinci, “servislerin tıkandığını, sağlık personelinin risk altında çalıştığını, yeterli hizmetin verilemediğini, yoğunluktan dolayı sevklerin uzadığını” söyledi; cihazlar, yoğun bakım ve ameliyathane eksikliklerini sıraladı.
Milletvekili Birinci, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin de artık hizmet verememeye başladığını öne sürerek, Lefkoşa’da yeni bir devlet hastanesine yönelik bütçenin bu yıl ayrılmadığını kaydetti.
Birinci her bölgede yeni çağdaş hastanelerinin hayata geçirilmediği sürece Nalbantoğlu’na yapılan sevklerin artarak devam edeceğini savundu; altyapı eksikliklerinin bir an önce giderilmesi; personel takviyesi yapılması gerektiğini belirtti.
İlaç tedariğinde yaşanan sıkıntıların çözüldüğüne yönelik Sağlık Bakanı’nın açıklamaları olduğunu ancak bugün kendisine bir hasta ulaşarak ilacını bulamadığından yakındığını da söyleyen Birinci; ilaçlarda sürekli olarak eksiklikler yaşandığını öne sürerek, bunun da nüfusun bilinmemesinden kaynaklı olduğunu savundu.
Son günlerde artış gösteren grip vakalarına da değinen Birinci, bu konuda Enfeksiyon Üst Kurulu’nun talimatları doğrultusunda tedbir alınması çağrısında bulundu; bu hastaların ayrı birimlerde tedavi edilmesinin önemi hakkında konuştu.
Birinci, narenciye alanındaki sorunlara da değindi.
- Çavuş
Daha sonra Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, eleştirileri yanıtlamak üzere söz aldı.
“Bu ülkede gelen tüm yatırımların neredeyse tamamı, Ulusal Birlik Partisi döneminde yapılmış yatırımlar. Bu hükümet döneminde de ilkleri yapmaya devam ediyoruz.” ifadesini kullanan Çavuş, “Bu ülkeye en büyük hastaneden biri olan Girne Hastanesi kazandırılıyor. Mevcut projeyi hayata geçirilmesi, projelendirilmesi, eklemelerin yapılması ve eksiklerin giderilmesi ile ilgili elbette ki bir süreç almıştır.” dedi.
“Ülkede attığımız her temeli bitirmek nasip oldu. Hatta sizin döneminize atılan temelleri de bize bitirmek nasip oldu. Bu ülkede yapılanları yapılmamış gibi ifade etmek de doğru değil.” diyen Çavuş, Ceyhun Birinci'nin, “portakal dalında kaldı.” ifadesi olduğuna değinerek bu konudaki çalışmalardan bahsetti. Çavuş, “Şu an için günde 1.100 ton hasat yapılıyor. King mandorada 17 bin tonu geçtik. Mart 15 gibi hasadı tamamlanacak.” ifadesini kullandı.
Bu yıl hızlı bir hasatla üreticinin yanında olduklarını kaydeden Çavuş, geçmişte pazarlanamadığı için ödenmeyen ve dalında kalan ürünlerin olduğunu ifade etti.
Çavuş, “Biz hükümet olarak üreticimizin yanında olduk. ‘Bu bir doğal afettir’ dedik. 164 milyon TL sadece valensiyada ödeme yaparak üretimin devamını sağladık ki bugün bu hasadı yapabiliyoruz. Bugün ihracatı yapabiliyoruz.” ifadelerine yer verdi.
- Birinci
CTP Milletvekili Ceyhun Birinci, yeniden söz alarak, “Ben ‘ilkler’ derken, yani bu kadar yıldır bu ülkede bir sahte diploma olayını yaşamadık, konteynerlerden oluşan okulları görmedik ve trafik kazalarında yaşanan çok ciddi boyuttaki ölümler ile bebek ölümü görmemiştik.” şeklinde konuştu.
Sağlıkla ilgili eleştirilerde bulunan Birinci, hala daha kanser hastalarının ilacını bulamadığını kaydetti.
“Bugün hastaneye, doktora ulaşmak için randevu almaya çalışan hastalar, randevuya ve doktora ulaşamıyor.” diyen Birinci, hastane içerisinde çok ciddi sorunlar yaşandığını savundu.
Hastalara yansıyan bir iyileşme durumunun olmadığını savunan Birinci, “Beş buçuk yılda hiçbir konuda bir iyileşme yok. Nüfus sayımı ve planlama yapmadığınız içinde giderek bu sorunlar katlanarak büyümektedir.” dedi.