KTOEÖS Başkanı Selma Eylem burada yaptığı basın açıklamasında 6 Şubat’ta Türkiye’de gerçekleşen depremde on binlerce insan için yuva bildikleri evlerinin diri diri gömüldükleri mezar haline geldiğini ifade etti.
Bilim insanlarının uyarılarına rağmen binaların güçlendirilmediğini, imar afları ile bir doğa olayının felakete dönüşmesine neden olunduğunu kaydeden Eylem, “11 kentte 14 milyon insanın doğrudan etkilendiği, yıkımı gören herkesin sayının çok daha fazla olduğuna kanaat getirdiği, ancak resmi verilerle 50 bine yakın insanın hayatını kaybettiği açıklanan deprem sonrası arama kurtarma ve yardım faaliyetlerindeki skandallar ve hala oldukça geniş bir coğrafyada depremzedelerin en temel insani ihtiyaçlardan mahrum olarak yaşamaya devam ettiği bu felaketin etkileri şüphesiz uzun yıllar, nesiller boyu sürecektir” dedi.
Söz konusu depremde, Adıyaman’da bulunan İsias Otel’in 10 saniye içinde yıkılıp kum yığınına döndüğünü, 65 kişiye mezar olduğunu anlatan Eylem şöyle devam etti:
“Spor karşılaşması için orada olan çocuklarımız ve öğretmenleri toplam 35 canımız ne yazık ki bu 65 kişi içerisinde yer almıştır. 35 canımızı yitirdiğimiz İsias Otel'le ilgili açıklanan bilirkişi raporu olayın cinayet niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır.
Ruhsatsız kat ekleme, imar affından yararlanma, zemin etüt raporu olmaması, beton kalitesinin düşüklüğü, projeye uygun yapılmama gibi tespitlerin belirlendiği raporda, asli kusurlu olan kişiler de tespit edilerek açıklanmıştır.
Ancak bu kişilerin ceza hukuku anlamında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir anlamı taşıyan taksirle yargılanması gündeme gelmiştir. Bu kabul edilebilir değildir.
Yarın 11 sanık bilinçli taksirden yargılanıyor. Ancak tüm sorumlular imar affı kararını verenler de dahil, ‘fail asıl amacını gerçekleştirirken icra ettiği hareket ile ikincil nitelikli bir olaya, olaylara sebebiyet verir’ anlamı taşıyan olası kastla yargılanmalı ve bu doğrultuda ceza almalıdır. Canlarımızı yitirdik, ailelerimiz hepimiz derin üzüntü ama aynı zamanda öfke içindeyiz”
Yaşananlarda sorumluluğu olan herkesin hesap vereceği, ceza alacağı ve adaletin sağlanacağı bir yargı sürecinin sağlanması gerektiğini kaydeden Eylem konuşmasının sonunda ayrıca Enver Karakaya’ya Türkiye’ye girişte okunan davaya değinerek, bunun kabul edilebilir olmadığını vurguladı.