Gündem

KKTC ULUSLARARASI TEMSİLCİLERİN AĞIRLANDIĞI ZARAR AZALTIMI TOPLANTISI’NA EV SAHİPLİĞİ YAPTI

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, uluslararası temsilcilerin ağırlandığı zarar azaltımı toplantısı'na ev sahipliği yaptı.

Türkiye’de ve dünyada zarar azaltımı konusunda önde gelen uzmanlar ile Kuzey Kıbrıslı hekimleri bir araya getiren Zarar Azaltımı Toplantısı Lefkoşa’da gerçekleşti. Farklı branşlardan hekimlerin katıldığı toplantıda ünlü Fransız Onkolog Prof. Dr. David Khayat ve Türkiye Sağlıklı Hayatı Teşvik ve Sağlık Politikaları Derneği çatısı altında bulaşıcı olmayan hastalıkların risk faktörlerini azaltmak amacıyla kurulan Zarar Azaltımı Akademisi Bilim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Gülsüm Nurhan İnce, Prof. Dr. Muhammed Hamza Müslümanoğlu ve Prof. Dr. Bensu Karahalil konuşmaları ile katkıda bulundular.

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Onkolog Prof. Dr. David Khayat, kanser hastalığının oluşma ve ilerleme süreçlerini hatırlatarak kanserojenlere maruziyette doz ve sürenin önemine değindi.

“Ne kadar fazla kanserojene maruz kalırsanız kanser riski de o kadar yüksek olur”

Prof. Dr. Khayat, zaman içerisinde kırmızı ve işlenmiş et tüketiminden kaynaklanan kolorektal kanser riski ile sigara tüketiminden kaynaklanan akciğer kanseri örnekleri üzerinden kanser gelişimini bir doz yanıt meselesi olarak açıkladı. Kanserojen maddeye maruz kalma riskinin azaltılabilmesi için kanserojenlerin ortadan kaldırılması veya kanserojene maruziyetin azaltılması başlıklarını açan Prof. Dr. Khayat, yasakların risk azaltımı tarafında çalışmadığını 1920-1930 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanan alkol yasağı örneği ile somutlaştırdı. Khayat sunduğu verilerle tütün kontrolü politikalarının da sigara kullanımını azaltma konusunda başarıya ulaşmadığının altını çizdi.

Sigara uzun yıllardır risk faktörleri listesinin başında

Prof. Dr. Khayat, Kanser ve bulaşıcı olmayan hastalıkların kamu sağlığı üzerinde oluşturduğu yüke de değindi. 2019 Küresel Hastalık Yükü Çalışması verilerine göre Türkiye’de 2009 yılında kanser risk faktörleri listesinde en üst sırada bulunan sigara kullanımı, 20 sene geçmesine rağmen 2019 yılında hala listenin en başında yer alıyor. Sigaraya hiç başlamamanın, başlandığı takdirde ise hemen bırakmanın risk faktörlerine maruziyet açısından en doğru yaklaşım olduğunun altını çizen Khayat, tüm önleyici düzenlemelere rağmen dünyada 1 milyar insanın sigara içtiğini ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bu sayının değişmediğini, hatta kanser tanısı konulan hastaların dahi %64’ünün tanıdan sonra sigara içmeye devam ettiğini aktardı.

Zarar azaltımı yaklaşımı, diğer tütün kontrolü yaklaşımları için tamamlayıcı olabilir

Davranışın değiştirilemediği noktada insanların maruz kaldığı riski en aza indirmenin önemine değinen Prof. Dr. Khayat, aksi halde sigara içmeye devam edecek tüketiciler için tütünde zarar azaltımı yaklaşımının önemine değindi. Sigara ile ilişkili hastalıkların sigaranın yanması sonucu ortaya çıkan zararlı maddelerden kaynaklandığını, yanmanın olmadığı tütün ve nikotin ürünlerinin zararlı maddelerin oluşumunu önemli ölçüde azaltması bakımından toplum sağlığı için bir fırsat olabileceğini açıkladı. Prof. Dr. Khayat, alternatif tütün ve nikotin ürünlerinin yaygın kullanıldığı ülkelerden başarılı örnekler vererek tütün kontrolünün yenilikçi yaklaşımlarla nasıl desteklenebileceğini anlattı.

Zarar Azaltımı Akademisi Bilim Kurulu faaliyetlerini açıkladı

Sağlıklı Hayatı Teşvik ve Sağlık Politikaları Derneği çatısı altında bulaşıcı olmayan hastalıkların risk faktörlerini azaltmak ve bu alanda kamuoyu nezdinde bilinçlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yapmak amacıyla kurulan Zarar Azaltımı Akademisinin Bilim Kurulu üyeleri Prof. Dr. Gülsüm Nurhan İnce, Prof. Dr. Muhammed Hamza Müslümanoğlu ve Prof. Dr. Bensu Karahalil, Akademi’nin yürüttüğü faaliyetler ile ilgili bilgi aktardı. Zarar Azaltımı Akademisi uluslararası kabul görmüş yaklaşımları temel alarak, bulaşıcı olmayan hastalıkların risk faktörlerinin en aza indirgenmesi için mümkünse zararlı unsurları tamamen ortadan kaldırmayı, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise zararın daha az olduğu eylemleri ve alternatifleri desteklemeyi amaçlıyor. Bu çatı altında akademisyenler, sedanter yaşamdan kaynaklı risklerin azaltılması, şeker, tuz ve trans yağ̆ kullanımı gibi sağlıksız beslenme ilişkili zararın azaltılması ve gıda güvenliği ilişkili risklerin azaltılması, madde bağımlılığı ve alkol ilişkili risklerin azaltılması ve tütünde zarar azaltılması alanlarında çalışmalarına devam ediyor.