Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği tarafından yapılan basın açıklamasında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu’nu çözüm odaklı olarak ve emekçilerin ilaca erişim hakkına kavuşması için çalışmaya, yedi aydır attığını savundukları yanlış adımlara, yanlış ve gayrı ciddi açıklamalara son vermeye veya bu işi yapamadığını kabul edip istifa etmeye çağırdı.

Gardiyanoğlu'nun istifa etmemesi halinde Birlik üyesi olan Başbakan Üstel’i Gardiyanoğlu’nu görevden almaya davet eden Birlik, bu süreçte Gardiyanoğlu’na karşı zem ve kadih davası dâhil her türlü yasal yolu ilerleteceklerini kamuoyuyla paylaştı.

Birlik, yedi aydır devam etmekte olan “sahte reçete” soruşturması kapsamında, Sosyal Sigortalar Dairesi ile sözleşme imzalamış ve sisteme kayıtlı tüm hekim ve eczacıların soruşturulduğunu belirterek, sorunun baş sorumlusu olarak gördükleri Daire Müdürünün ise terfi ettirilerek Müsteşar yapıldığını kaydetti.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Daha önce belirttiğimiz üzere bizler için üzücü ve mesleğimizi artık sağlıklı bir şekilde ne manevi olarak ne de maddi olarak sürdüremeyecek noktaya gelmiş bulunmaktayız. İçerisinde bulunduğumuz enflasyon, giderler, ilaca erişimdeki zorluklar, psikolojik baskı ve artık geleceğe yönelik umutlu bakışlarımızın son bulması, üzülerek dile getirmeliyim ki toplumun en yakın sağlık danışmanları biz eczacıları artık bitirmiş duruma getirmiştir.

İnanın her gün sabah uyandığımızda gördüğümüz o acı gazete manşetlerinde yer alan ve henüz daha suçları dahi ispatlanmamış kişilerin neler hissettiğini en iyi anlayan kişiler biz eczacılar olduk. Her açıklamamızda dilimizden düşürmediğimiz bir kelimemiz var artık bizlerin, masumiyet karnesi.

Her kim olursa olsun, hangi merci veyahut hangi birey olursa olsun. Bu toplumun her makamında veyahut her mecrasında olan “bireylerin” bizlerden hiçbir farkı yoktur. Bizler için sokakta yürüyen Ahmet Dayı’da aynıdır, makam veyahut mevkilerdeki Mustafa Bey’de aynıdır, Karpaz’ın bir ucundaki eczacı Ayşe hanımda aynıdır. Çünkü hepsi bir bireydir ve insandır. Eğer burası da demokratik bir ülkeyse, bizlerde işte o bireylerden farkımızın olmadığını ve de saygı gösterilmek zorunda olunması gerektiğini dile getirmek zorunda bırakılıyoruz. Hem da defa kez…

Bilindiği üzere eczacı, ilaç etken maddesinin tasarımından tutun, sentezlenmesi, ilaç şekline getirilmesi, hastaya ilacın sunulması, etkililiği, ilacın güvenliği ve kısacası ilacın üretiminden tutun hastaya ulaşıncaya kadar yer alan tüm süreçlerin takibinden sorumlu olan en önemli sağlık profesyonelidir. Yeri geldiğinde hasta ile hekim arasında bir köprü oluşturur, yeri geldiğinde ise hastaları hekime yönlendiren hizmet alanını doldurur.

Bizler, hayata geçirdiğimiz görev itibariyle ile halkın en yakın ve ilk sağlık danışmanlığı görevini üstlenmekteyiz. Tüm bunların yanı sıra özellikle ülkemizde hastalarımızın tedaviye başlamadan önce, tedavi sırasında ve sonrasında gördükleri en son sağlık profesyonelleriyiz. Hastalarımızın doğru yönlendirilmesinde çok önemli rol almakla birlikte, İnsan sağlığı ile doğrudan bağlantılı olması biz eczacıların ne denli iyi bir eğitimle yetiştirildiğimizin ve yeterli bilgiye donanmış olmamızın göstergesi niteliğindedir ki bizlere İlacın tek danışmanı olma unvanını kazandırmıştır.

Eğitim yılları en az 5 sene olan, seçmeli dersler, stajlar, bitirme tezleri dışında 70’e yakın farklı derslerden başarılı eğitim aldıktan sonra eczacılık fakültesinden mezun olan, ardından Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Dairesi tarafından gerçekleştirilen Adli Eczacılık Sınavı’nı geçtikten sonra ülkemizde resmi olarak eczacı unvanını alan bireyleriz. Kısacası ne azımsanacak ne de küçümsenecek süreçlerden geçmeyen ve nefesinin son damlasına kadar bu görevi icra edecek olan bireyleriz.

Gelelim Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’ne. Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’ne üye 465 meslektaşımız bulunmakla birlikte, 365 eczanemiz mevcuttur. Bizler yaşadığımız tüm zorlu süreçler ve ithamlar karşısında yıllardır dik bir şekilde durmuş, toplumun tüm kesimlerine el uzatmış bireylerden oluşan bir meslek örgütüyüz. Çok daha iyi anlamanız için, 365 eczaneye her gün minimum 50-60 kişi girdiğini varsaydığımızda, üyelerimiz ada genelinde günde ortalama 20bin vatandaşa direk olarak temas eden ve bu vatandaşlarımızın sağlıklarını emanet edecek kadar güvenini kazanmış onurlu bir meslek örgütü halindedir. 

Tüm bunları özet halinde olsa da açıklamamızın tek bir sebebi var, üzülerek görüyoruz ki hayata geçirdiğimiz bu hayati görevimizi sıradan, basite indirmiş ve de toplumun aleyhimizde farklı anlamlar çıkarmasına vesile olan cümleler kamuoyu önünde söylenmeye devam ediyor. Hem de tüm samimi davranış ve ifadelerimize rağmen.

Sizlerden kamuoyu önünde SON kez rica ediyoruz, lütfen özellikle soruşturması polisimizin uhdesi dahilinde devam eden bir süreç içerisinde konu ile alakalı doğru olmayan bilgileri dile getirerek toplumu üstümüze itmekten vazgeçin. Bizler toplum sağlığı için el uzattık, fakat sizler bizlerin maddi manevi tüm psikolojimizi ve sağlığımızı yerle bir etmeye “ısrarla” devam ediyorsunuz.

Yeter, gerçekten yeter…

Bizler , basın açıklaması yazmaktan, ilgili tüm süreçlerimizden ve de sürekli mesleki olarak karşılaştığımız kaoslardan dolayı ne kendi mesleğimizi sağlıklı bireyler gibi yapabiliyoruz ne de kamuoyunu dünyadaki ilaç ve ecza sektörü ile ilgili yeterli derecede bilgilendirebiliyoruz. Evet bu bir öz eleştiridir , ama neden? Dedim ya, bizler de insanız, bu toplumun bireyleriyiz. Ülkesini seven değerli insanlarız. Ama sevdiğimiz ülkemizde bizler için ne bir umut kaldı ne de ömrümüzü adadığımız mesleğimizde zerre gelecek kaldı...

Ağustos 2023 öncesini kısaca bir hatırlayalım, neler yaptı bu eczacı sevdiği memleketi için, özür dilerim ama bunları hatırlatmak zorunda bıraktınız bizleri. Belki de sayacaklarımın birçoğundan toplumun fazlasının haberi yoktur, çünkü birilerinin gözüne göstere göstere şov veyahut rant yaparak değil, amacına sessiz sakin ulaşan, saygısından ödün vermeyen işler yaptı bu eczacı…

2019 yılındaki hastanedeki büyük yangını hatırlar mısınız? Hastane eczanesinin alevler içinde kaldığı günleri hatırlar mısınız? Oradaki çok değerli meslektaşımıza ve emekçi arkadaşlara eczanesini kapayarak kimler yardım etti bilir misiniz? Sessiz sedasız bu eczacı… 

Gerek Erenköy’de gerekse de adanın farklı yerlerinde karaya vuran ve dünyanın en büyük insanlık dramı olan mülteci haberlerini tüm kesimler basından okuyor değil mi? Oradaki bebeklerin bezleri, mamaları, reçetesiz ilaçlarını defa kez kimler karşıladı bilir misiniz? KTEB öncülüğünde o bölgelerdeki değerli, içinde insan sevgisi sonsuz olan meslektaşlarımız!

Kalkanlı’daki o büyük orman yangınını peki hatırlar mısınız? Arkadaşlar bu eczacı o yangından zarar gören doğamızı tekrardan yeşillendirmek ve o bölgedeki endemik bitkilerimizi tekrardan hayata geçirmek için 14 dönümlük araziye 10bine yakın fidan dikti… 

Peki Sınırüstü yaşlı Bakım Evi olayları! Zorla zabıtalar eşliğinde kilitli kapıları açarak oradaki bakıma muhtaç bireylere tarihi geçmiş hem yeşil reçeteli hem de reçetesiz yüzlerle ilacın uygulandığını tek tek tespit eden, bunun önüne geçen ve polise konuyu aktararak ederek ifade veren kim oldu? Biz olduk!

Mersinlik orman yangınına gelelim… 3 gün boyunca ağladık, 3 gün boyunca neredeyse bir damla yağmur için gözümüzü gök yüzünden ayırmadık. Bizler 3 gün boyunca oradaydık arkadaşlar. 3 gün boyunca oradaki canı pahasına çalışan itfaiye erlerine, köylüye, vatandaşa, askerlerimize ve orada yer alan neredeyse herkese 3 günde 4000adet kadar göz yaşı, yanık kremleri, eldiven, maske ve acil durumlarda kullanılmak üzere tıbbi malzeme yardımları gerçekleştirdik. Hem de kimseden tek bir şey beklemeden yaptı bu eczacı bunları…

Pandemiyi hatırlayalım… Hepimizin resmen canı pahasına vatandaşın sağlığı için görev başında olduğumuz, evlerimize gittiğimizde kapı önünde kıyafetlerimizi değiştirdiğimiz, ev içerisine hastalık getirmemek için değiştiğimiz kıyafetlerimizi kara naylonlar içine koyduğumuz günleri… Arkadaşlar, pandemi döneminde Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği kararları Güney Kıbrıs’taki meslektaşlarımız tarafından örnek alındı ve uygulamalara geçirildi. Türkiye’deki meslektaşlarımız buradaki önlemleri dikkatli  izledi. Hatta henüz daha dönemin bakanlar kurulu kararlar almadan KORUYU SAĞLIK ÖNLEMLERİNİ uygulayan biz eczacıların uygulama modelleri üzerinden kararlar yürüttü. Dünya Eczacılık Federasyonu FIP dünyadaki tüm Türkçe konuşan meslektaşlarımıza eczanelerde uygulanması gereken koruyucu sağlık önlemleri kuralları posterlerinin çevirisi bizler tarafından yapılarak Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği Logolu posterler üzerinden tanıtım yaptı… ve dahası, çooook iyi hatırlayacaksınız! Ülke tarihinde ender görülen bir olay! İlaçta % 15 KDV’yi geçici olarak kaldıran ve vatandaşın ilaca daha ekonomik erişmesini sağlayan kimdi? Bizler!

Ülkemize ilaçta ihracat yasakları uygulandığında hatırlayacaksınız ki çalmadığımız kapı ve gitmediğimiz merci kalmamıştı. Hatta kendi kişisel bağlantılarımız ile TC Sağlık Bakanlığı yetkililerine dahi ulaşmıştık. En son ne olmuştu peki? Ülkemize aylarca uygulanan ihracat yasağının önünü açmak için TC Büyükelçiliği ile detaylı görüşmeler ve çalışmalar sonucunda hukuken bizim görevimiz olmamasına rağmen ilaçta uygulanan ihracat yasaklarını kaldırdık!

6 Şubat cinayeti… Arkadaşlar Hatay Samandağ bölgesinde ilk sağlıkçı kimin tarafından gönderildi bilir misiniz? Bizler tarafından! Gönderdiğimiz ve ürettiğimiz 10binlerce ürünü saymıyoruz bile! Ve uzatmayacağım, çok daha fazlası hafızalarımızda mevcut! Bizi bunları kamuoyuna hatırlatmak ve göstermek zorunda bırakılan açıklamalardan dolayı tüm kamuoyundan özür diliyorum. Çünkü biz gösteriş değil, sessizce amacına hizmet eden ve edecek olan samimi bir insan topluluğuyuz. Gelelim ilaca. Aralık 2022 ve Aralık 2023 arası %150’den fazla ilaca zam geldi, hayat pahalılığı ve enflasyon ise hepinizin bilgisinde zaten.

Bugün Güney Kıbrıs kendi vatandaşının Gen Haritasını çıkarmak ve toplumunun kalıtsal bir hastalığı veyahut genetik bir hastalığının var olup olmadığını ortaya çıkarmak için İngiltere’deki doktorlarla ortaklaşa iş birliği içerisine girdi. Akılcı ilaç kullanımı sonucunda toplumun bilinçsiz ilaç tüketiminin azaltılmasını hedefleyen yeni sistem hedefleniyor. Bu ise bir yapay zeka ile hayata geçiriliyor. Bu yapay zekanın kurulacağı yerlerde doktorlara ilaç tavsiyesi, etken maddeler üzerinden hasta odaklı reçetelere yardımcı olabilecek. Hatta ilaçları hekimlere detaylı şekilde anlatacak olan sistem, hekimlerin ilaç reçetelenmesinde sıfır hataya inilmesi hedefleniyor. Bu sayede, özellikle kamuda hekime ilaç seçiminde bir değerlendirme imkanı sunuluyor ve yanlış tedavinin ortadan kalkmasının yanı sıra ülkeye maliyeti milyonlar olan ilaç zafiyetinin önüne geçilmesi hedefleniyor (DruGPT sistemi ile)…

Peki biz neler ile uğraştırılmak zorunda kalıyoruz? Hepiniz görüyorsunuz, gerçekten çok yazık ediyorsunuz hem bize hem de bu topluma…

Bilindiği üzere ülkemize ilacın neredeyse %80’i Türkiye’den gelmektedir Fakat bugün Türkiye’de yaklaşık 7 milyon kronik hasta, özellikle ithal ilaç temininde çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bunlar başta kanser, diyabet ve hormon gibi ilaç kullanan hastalardır. Bu ilaçların ise ilaç fiyatlarının yüksekliğinden dolayı halk sahte ilaç tuzaklarına düşmekte. Hatta bugün özellikle gıda takviyelerinde Türkiye’de eczane dışında satıldığı hepinizin bilgisinde. Arkadaşlar, internetlerde ve marketlerde satılan, kısaca eczane dışı satılan gıda takviye tüketim sonucunda sayısı 200binleri geçen yan etkiler yaşanmaya başlandı!

Diğer bir önemli konu… Dünya devleri, Novartis, Phizer, Roche gibi ilaç firmaları Türkiye’de ilaçta bulunan kur farkından dolayı (1 euro 17,54TL) piyasadan çekilmiştir. Bu olay ise özellikle kronik hastaların ilaçlarını, bazı hormon ilaçları, astım, epilepsi ve Alzheimer ilaçları kullanan hastaların ilaca erişimindeki önümüzdeki günlerdeki sıkıntıları önümüze sermektedir. Bu konuya KKTC olarak önlem alınmalı ve uzun vadeli programlama gerçekleştirilmelidir.

Yine kur farkından dolayı Türkiye’de ilaçta kamu kurum iskontosu uygulaması, SGK’nın ilaçlarda satış fiyatı üzerinden ilaç firmalarından ek iskonto istemesi ve bu iskonto oranının da Sağlık Uygulama Tebliği’ne istinaden belirlenecek Medula sistemine yansıtıldığından dolayı ülkemizde bulunan ecza depolarımızın alım gücü ve karlılık oranı gün geçtik sonra dibe vurmaktadır. Her ne kadar KKTC’den kaynaklanmasa da, ilgili konu devam ettiği sürece ecza depolarımızın sonu da biz eczacılar gibi yoklamaya yakındır. Bu konuda özellikle ecza deposu yetkililerimiz ile ilgili kurum ve kuruluşlarımız yine uzun vadeli çözümler bulmak zorundadır.

Kısacası uzun vadede bizleri bekleyen çok ciddi krizler ve sıkıntılar mevcuttur. Fakat az önce belirttiğim gibi, bizlere bu sorunların çözümlerini üretmek için ne fırsat bırakıyorsunuz,ne de enerji... Son olarak, tüm bu olumsuzlukların içerisinde bir güzel haber vermek isterim…

Son 3 haftadır tarafımızca kamuoyuna getirilen İlaç ve Eczacılık Dairesi Müdürlük mevkinin yasal zeminde değiştirilerek herhangi bir kamu sağlık personelinin İED’de müdürlük yapabileceği ile ilgili yasa tasarısı talebi, verilen mücadeleler ve bakanlıkla yapılan ciddi istişareler sonucunda geri dün geri çekilmiştir.Gerçekleşen atama ile değerli eczacımız Sn. Özlem Keskinoğlu daire müdürlüğüne getirilmiştir.

Bu konuda ilk günden beridir yanımızda olan milletvekilleri  Sn. Filiz Besim’e, Sn. Devrim Barçın’a, Komite Başkanı Sn. Emrah Yeşilırmak’a, Sn. Jale Refik Rogers’a, KTAMS’a ve de ülkemizde Liyakata aykırı bir şekilde davranmayan, diğer tüm kamuya özellikle Liyakatın önemini verdiğimiz mücadele sonucunda alınan kararla gösterilmesine vesile olan Sağlık Bakanlığı’na da teşekkür ederim.

İlk günden söyledik, emek en yüce değerdir. Attığımız hiçbir adım sıradan ve boş değildir. Bizlere samimi davranın, samimiyet görün. Mücadele görün.

Özellikle İlaç ve Eczacılık Dairesi ile ilgili terfiler, atamalar, eczacı alımları, müdür muavinliği ve de teşkilat yasası için Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin Sağlık Bakanlığı’na toplum sağlığı adına dün olduğu gibi bugünde yardımlarının devam edeceğini belirtmek isterim.

Bu bağlamda mesleğine sahip çıkan tüm meslektaşlarıma, kamudaki meslektaşlarıma, ülkenin tüm sağlık ile ilgili kamu organlarında çalışan geçici, sözleşmeli ve kadrolu emekçilere verdikleri özverili çalışmadan dolayı sonsuz teşekkür ederim.

İlaç bizim işimiz, lütfen artık bırakın işimiz yapalım.”