Kıbrıs Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (KEMA) ülkenin verimli toprak alanlarının korunması hakkında açıklama yaparak çeşitli öneriler getirdi.
İnşaat sektörünün çevreye verdiği zararların rehabilitesinde kullanılmak üzere derhal bir ‘’Doğa Fonu’’ oluşturulması istenen açıklamada birinci sınıf verimli tarım alanlarına inşaat yasağı konması veya bir kısıtlama getirilmesi talep edildi. “Yoğun betonlaşma hızla devam ediyor”
Açıklamada ülkenin verimli toprak alanının yarısına yakın kısmının şantiye alanı haline geldiği ifade edilen açıklamada, harnupluk, zeytinlik, makilik ve her türlü yeşil alanda yoğun betonlaşmanın hızla devam ettiği belirtildi.
“Bu gidişle yakın gelecekte harnup ve zeytini ithal eder duruma geleceğiz” denilen açıklama şöyle devam etti:
“Ülkemize gelecek olan turistler bu tür meyve ağaçlarını resimlerden tanımış olacaklar. Rant uğruna birinci sınıf topraklar dahil, tarım alanları inşaat amaçlı elden çıkarılıyor. En önemlisi bu topraklar bakanlar kurulunun verdiği izinlerle yabancıların eline geçiyor. İnşaat sektörünün arazi rayiç değerinin çok üzerinde bir para teklifi üretici vatandaşların arazilerini elden çıkarmasını cazip hale getiriyor. Bu büyük paralar karşısında insanlar üretimden kopmuş duruma gelmiştir. Üretici, çiftçi ve hayvancının sahip olduğu topraklar inşaat alanına dönüşmek üzere yabancıların eline geçmektedir. Yurdumuz elden gidiyor ancak ülkeyi yönetenler tüm bunlara sırtını çevirmiş hiçbir tedbir almamakta direniyor. Hatta yabancılara arazi satın alma izinlerini sıklıkla arttırarak vermektedir. Mevcut yasaya göre bir yabancı bir dönüm arazi ve/veya üç konut alabiliyor. Hal böyleyken bugün Ocak 2021’den Ağustos 2023’e kadar toplamda 7 bin 283 yabancıya taşınmaz mal alma hakkı verildiği iddia ediliyor. Bu durumun devamı Kıbrıs Türk toplumunun yurdum diyebileceği bir toprağın kalmayacağı sonucunu doğuracağından ivedi olarak radikal tedbirler alarak bu kötü gidişe dur denmelidir. Aksi takdirde sonuç, Filistin halkının yaşadığı duruma eş değer bir durumla karşı karşıya kalınması kaçınılmazdır. Arazileri satarak elden çıkaranların çoğunluğu tahsisten hak sahibi olup, geçmişte yapılan yanlış bir düzenleme ile İskan (İTEM) Yasası’ndan yararlanarak haksızca tapu sahibi olan kesimdir”
Yöneticilere bu duruma bir son verilmesi çağrısı yapılan açıklamada inşaat sektörünün çevreye verdiği zararların rehabilitesinde kullanılmak üzere derhal bir “Doğa Fonu” oluşturulması istendi.
Birinci sınıf verimli tarım alanlarına inşaat yasağı konması veya bir kısıtlama getirilmesi talep edilen açıklamada imar planlarında yapılacak düzenlemelerle gelişme alanlarının bir kısmının kısıtlandırılması ya da kaldırılması da önerildi.