10 buçuk yıllık görevinin bugün itibarıyla sona erdiğini belirten Arni, Kıbrıs'ta bu süre zarfında yürütülen kayıp arama çalışmalarında elde edilen başarının, eski Yugoslavya’nın yüzde 75’lik başarı oranının ardından dünyadaki ikinci en iyi başarı olduğunu belirtti.
2 bin 2 kayıp şahıstan 1033'ünün bulunup, ailelere teslim edildiğini kaydeden Arni, 571'inin ise, kendisinin 10 buçuk yıllık görev süresinde bulunduğuna işaret ederek, bunun başarı oranı açısından yüzde 51,5’e denk geldiğini söyledi.
Dünyada çatışma ve şiddet mağduru olarak değerlendirilen 42 bölgede kayıpların araştırıldığını aktaran Arni, bunların çoğunda başarı oranının yüzde 20’lerin altında olduğunu belirtti.
Halen iki toplumdan 950 kişinin arandığını kaydeden Arni, 2013’te göreve başladığında belirlediği 5 önceliklerden birinin CMP operasyonlarının yönetimi olduğunu söyledi.
Bundan önce böylesi bir planlamanın söz konusu olmadığına işaret eden Arni, öncelikle 2017-2020 yılı için planlama yaptıklarını belirtti.
2021 – 24 yılları için yeni bir strateji belirlendiğini kaydeden Arni, bunun hem CMP’nin üç ofisi için, hem de bağışçıların paranın nereye harcandığını bilmesi açısından önemli olduğunu vurguladı.
Arni, “soruşturma” konusunda da ilerleme kaydedildiğini aktararak, eskiden adanın her iki tarafındaki araştırmacıların birbirlerinden tamamen bağımsız ve temas kurmadan hareket ettiklerini ancak günümüzde araştırma ve soruşturmaların yüzde 90’ının her iki taraftan araştırmacıların ortak çalışmalarıyla yürütüldüğünü, bunun da aradaki güven duygusunun arttığının bir göstergesi olduğunu belirtti.
Şu an dijital ortamda tutulan ortak bir veri tabanı oluşturulduğunu ve birçok dokümanın buradan karşılıklı paylaşılabildiğini kaydeden Arni, böylelikle raflarda eskimeye yüz tutmuş 80’lerin ve 90’ların verilerine bugün rahatlıkla ulaşılabildiğini ifade etti.
Paul Henry Arni, ikinci önceliğinin ise “Türk askeri bölgelerine erişimi artırmak” olarak belirlediğine işaret ederek, 2006’dan 2015’e kadar her yıl 2 ya da 3 askeri bölgeye erişime sahip olan komitenin New York’taki girişimler sonunda önce 10 askeri bölgeye, 2006’dan bu yana ise 82 askeri bölgeye erişim sağladığını söyledi. Arni, bu yıl sonuna kadar 5 bölgeye daha erişim beklediklerini belirtti.
Askeri ve polis arşivlerinden elde edilecek verilerin, bazı zamanlarda insan hafızasından daha güvenilir olabileceğine dikkat çeken Arni, 2014-2016 yılları arasında Türkiye, Yunanistan ve Amerika dahil olmak üzere 12 ülkeye mektuplar gönderilerek, 1963-74 yılları arasında adada bulunan askeri birliklerin arşiv belgelerinin talep edildiğini ve komitenin bugün 900 bin 741 sayfalık bir arşiv verisi elde ettiğini söyledi.
“Uluslararası iş birliğini artırma”nın ise üçüncü önceliği olduğunu kaydeden Arni, dünyadaki teknolojik gelişmeleri en yakından takip ederek kayıp çalışmalarında en yeni teknolojileri kullanmayı hedeflediklerini anlattı.
Arkeoloji, genetik ve antropolojinin yeni icatlarla çok çabuk gelişme kaydeden konular olduğunu dile getiren Arni, Kanada’dan gelecek ve toprak altını daha derinden inceleyecek teknolojiye sahip ekibin daha iyi sonuçlara ulaşılmasını sağlayacağı yönünde inancını da dile getirdi.
Kendisi için dördüncü önceliğin “CMP yapısının bağımsız kuruluşlarca denetimi” olduğunu aktaran Arni, bunu bir Arjantinli kuruluşun halihazırda yürüttüğünü belirtti.
Beşinci önceliğini de “finansal desteği artırmak” olduğunu dile getiren Arni, yıllık 3,2 milyon Euro’luk maliyeti olan CMP operasyonlarının daha sağlıklı sürdürebilmesi adına yıllık 600 bin Euro’ya daha ihtiyacı bulunduğunu aktardı. Avrupa Birliği’ne katkılarından dolayı teşekkür eden Arni, bu destek olmadan komitenin varlığını sürdürebilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Paul Henry Arni, maddi destek için sürekli bağışçılara ve hiç bağışta bulunmayan ülkelere zaman zaman çağrılar göndermeye devam ettiklerini de kaydederek, İsviçre’nin bir ay içerisinde CMP için 1 milyon Euro’luk bir bağış yapmasının beklendiğini söyledi.
“Arada güven olmadan anlaşma olmaz”
CMP programının iki toplum arasında geçmiş olaylardan kaynaklı güven eksikliğini gidermeye yarayacağını ve güveni yeniden tesis edebileceğine inandığını söyleyen Arni, “Geçmişte yaşanan acı olaylar bu güveni sarstı ve bu güven yeniden oluşmadan bir anlaşma olmaz” şeklinde konuştu.
“Kolaylar bitti.. Zor olanlar başlayacak”
Paul Henry Arni, bugüne kadar “kolay” diye tabir edilen vakaların ele alındığını, bundan sonra farklı yerde öldürülüp, araçlarla (örneğin 20 km. uzağa) başka yere taşınarak, kendisini gömenlerden başka görgü tanıklığının olmadığı vakalar yani “zor” vakalara geçileceğini söyledi. Arni, Ada çapında 7 görev timinin (6’sı Kuzey’de, 1’i Güney’de) çalışmalarını sürdürdüğünü ve bu sayıyı 8’e çıkarmayı hedeflediklerini ve bunun Kıbrıs’taki liderlerle de paylaşıldığını belirtti.
Paul Henry Arni, 67 alanın daha araştırmaya hazır olduğunu, bu nedenle sayıyı artırmak istediklerini kaydederek, önümüzdeki aylarda 8’inci görev timinin hazır olmasıyla sahaya sürüleceğinin altını çizdi.
Liderlerin siyasi iradesi olmadan hiçbir şey olamayacağını da söyleyen Arni, bazı ülkelerdeki başarı oranındaki düşüklüğün, para olmamasından değil, siyasi irade eksikliğinden kaynaklandığına dikkat çekti.
“Komite siyasi baskı ve müdahaleye kapalı olmalı”
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin siyasi baskı ve müdahale dışında tutulması ve bu anlamda korunmasının önemine de değinen Arni, kendi döneminde 3 kez CMP’nin buna maruz kaldığını ve bu baskının komite için tehlikeli olduğunu ifade etti.
CMP bünyesindeki 100 çalışana gösterdikleri olağanüstü gayret ve özveriden dolayı teşekkür eden Arni, konuşması sonunda soruları da yanıtladı.
Arni, kayıp çalışmalarının ne kadar zaman daha süreceği yönündeki soruya “İkinci ve üçüncü jenerasyon aile mensuplarının vazgeçmediklerini görüyorum. Yani bu ailelere ve Kıbrıs’taki iki lidere bağlı… 39, hatta 49 yıllık geçmişe sahip bu konudan uzaklaşmamızı ve yakın bir zamanda dükkânı kapatıp gitmemizi tabii ki onlar da istemiyorlardır.” şeklinde cevap verdi.
Arni, başka bir soruya karşılık, liderlerin de bizzat olaylara şahit olan insanlara giderek, komiteye bilgi vermesini istedikleri yönünde duyum aldığını belirterek, bunu sevindirici bir gelişme olarak tanımladığını aktardı.
“İki tür bilgi vermeyen insan var… Korkanlar ve yaptıklarından gurur duyanlar”
Arni, Komiteye bilgi vermekte çekinceye sahip kişiler bulunup bulunmadığı yönündeki soruya da Kıbrıs’ta eski jenerasyondan iki tür insan olduğunu, bunlardan birinci ve daha az orana sahip kesimin “korktuğu için” bilgi vermekten çekindiğini, diğer kesimin ise “yaptıklarından gurur duyan” çoğunluğu oluşturan kesim olduğunu dile getirdi. Arni, bu ikinci ve en zor kesim için muhtarlara, dini liderlere veya ihtiyar heyetlerine ulaştıklarını ve kendilerine “bu bilgilerle ölüp gitmenin bir günah olacağı” telkininde bulunulduğunu söyledi.
Çalışmaların devam ettiği bölgeler konusundaki soruyu yanıtında, havanın sıcak ve tatil zamanı olmasına rağmen 6 ekibin Mutluyaka, Gazimağusa, Atlılar, Ay Demet, Lapta ve Strovolo’da çalışmalarda bulunduğunu kaydeden Arni, bazı çalışmaların 19-20 gün, bazılarını ise 53 gündür sürdüğünü fakat henüz somut bir sonuç elde edilemediğini belirtti.
“Yeni teknolojilerden faydalanacağız”
Kullanılacak yeni teknolojilerle ilgili soruya karşılık, önümüzdeki haftadan itibaren “Yere Nüfuz Eden Radar” (GPR) isimli yeni bir teknolojiyle arama çalışmalarında bulunacağını söyleyen Arni, bunun yer altında 2 buçuk metre derinliğindeki zeminde bozukluk ve düzensizlikleri değerlendirerek, kalıntılar konusunda bilgi vereceğini kaydeden Arni, sistemin Abhazya’da başarıyla kalıntılara ulaşılmasını sağladığını belirtti.
Arni, kendisini görev süresi sonunda tatmin olmuş bulup bulmadığı konusundaki cevap olarak “Hiçbir zaman geride gözü yaşlı bir ailenin kaldığını bilerek tatmin olamazsınız, ama biz kayıplara ulaşmak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımıza inanıyorum. Dünyadaki en iyi ikinci orana sahibiz ama bu yüzde 51’lik oran bardağın yarısı dolu yarısı boş olarak görülebilir. Yine de geriye kalan tüm kayıpların bulunması için çalışacağımızı söyleyebilirim” dedi.
“İki ay daha buralardayım”
Arni, başka bir soruya karşılık, yerine gelecek kişinin Uluslararası Kızıl Haç Federasyonu’nun belirlediği üç adaydan birisinin BM ve taraflara sunulması ve seçilip onaylanmasının ardından belirleneceğini belirterek, kendisinin iki ay daha Kıbrıs’ta bulunacağını söyledi.