Gündem

İSKELE LONG BEACH BÖLGESİNDE ALINAN ÖNLEMLER İŞE YARADI

İskele Long Beach bölgesinde alınan önlemler işe yaradı: “Mackenzi Plajı” temiz

Çevrecilerden uyarı:” Alınan tedbirler sevindirici ancak sürdürülebilir değil.Arıtma tesisi zorunluluğu 60 konuttan 5 konuta indirilmeli ve foseptik-emici kuyu yasaklanmalı”

İskele Long Beach bölgesinde deniz kirliliğini önlemek için alınan tedbirler işe yaradı. 20 Mayıs 2022 tarihinde Mackenzi Plajı’ndan alınan deniz suyu numunelerinde E. coli bakterisi yüksek oranda çıkmış, kirlilikten balıkçılık faaliyetleri olumsuz etkilenmiş ve 30 balıkçının Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde Güney Kıbrıs’a balık satması yasaklanmıştı.

İskele Belediyesi bu gelişmelerin üzerine harekete geçerek deniz ile teması bulunan  dereyi ilaçlayıp kireçledi. Ayrıca Long Beach bölgesindeki inşaat şirketlerine ait aktif olmayan arıtma sistemleri aktifleştirildi ve denetimler sıklaştırıldı.

İskele Evkaf Türk Maarif Koleji Doğanın Savunucuları  “Yeşil Okul Projesi” kapsamında İskele bölgesindeki deniz suyu kalitesini araştırdı.

Mackenzi Plajı’ndan alınan su numunelerin Devlet Laboratuvarı’nda  yapılan tahlilleri  temiz çıkarken, yapılan röportajlarda konunun uzmanları bu bölge için önemli uyarılarda bulundu.

Uzmanlar alınan önlemlerin işe yaradığını, ancak söz konusu yöntemlerin gelecekte yer altı su kaynaklarının korunmasını sağlayacak kadar çevre dostu bir yöntem olmadığını vurguladı.

İskele Belediyesinde görevli Çevre Mühendisi Taibe Çeliker, Çevre Yasası’nın işletmeler için 60 konut ve üzeri binalarda arıtma tesisi kurma zorunluluğu getirdiğine dikkat çekerek, Yasa’nın ilgili maddesinin ivedilikle revize edilip Long Beach bölgesi gibi deniz seviyesinin çok yüksek olduğu bölgeler için arıtma tesisi kurma zorunluluğunun 60 konuttan 5 konuta düşürülmesi gerektiğini vurguladı.

Çeliker, arıtma tesislerinin biyolojik arıtma olması halinde atık suların geri dönüşümle bahçe sulamada kullanılabileceğinin altını çizdi.

Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Sıhhiye Müfettişi İbrahim Köroğlu Long Beach bölgesindeki yeraltı su seviyesinin 1-2 metre derinlikte olduğunu ifade ederek, bu bölgede geleneksel yöntem olan foseptik-emici kuyuların kullanılmasının uygun olmadığının ve yaratacağı kirliliğin çevre felaketine sebep olacağının altını çizdi.

İskele Evkaf Türk Maarif Koleji Doğanın Savunucuları grubunun “Yeşil Okul Projesi” kapsamında İskele bölgesindeki deniz suyu ile ilgili yaptığı araştırma ve röportajlar ile dünya genelindeki deniz suyu kirliliğinin nedenleri ve doğuracağı sonuçları içeren makalenin tam metni aşağıdadır:

DENİZİ KİRLETME,HAYATI YOK ETME

Havaların ısınması ve turizm sezonunun açılmasıyla KKTC’nin doğal güzelliklerinden masmavi denizleri, yetişkin ve çocukların eğlence alanı olmaya başladı.

Bir yandan bu yıl kendimizi hangi serin sulara bıraksak diye düşünürken diğer yandan deniz suları “yeterince temiz mi” diye düşünüyoruz…

Yeryüzünün %29’unu karalar, %71’ini de sulak alanlar oluşturmaktadır. Sulak alanların %97’si ise okyanuslardır. Bu kadar geniş alanı kaplayan okyanusların kirlenmesi dünya için son otuz yılı aşkın süredir ivmesi yükselen bir tehdit olmaktadır.

Dünyada ilk deniz kirlenmesi I. Dünya Savaşı öncesinde petrol kirliliği olarak gündeme gelmiş ancak II. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası çözümlere ulaşılabilmiştir.

Denizlerin korunması, deniz kirliliğinde sorumluluk ve tazminata ilişkin düzenlemelerin temeli Torrey Canyon adlı 120.000 ton petrol taşıma kapasitesine sahip tankerin 1967 yılında İngiltere sahilinde batmasıyla meydana gelen büyük kapsamlı deniz kirliliği sonucunda Uluslararası Denizcilik Örgütü (“IMO”) öncülüğünde kabul edilen milletlerarası anlaşmalar ile atılmıştır.

Deniz kirliliği, insan sağlığını bozan, deniz ekosistemine zarar veren, balıkçılık da dahil olmak üzere denizlerdeki faaliyetleri engelleyen, denizin kullanım kalitesini etkileyen ve değerini azaltan madde veya enerjinin insanlar tarafından deniz ortamına doğrudan veya dolaylı olarak bırakılması olarak tanımlanabilir.

Bugün kirliliğin yüzde 80’ini karasal atıkların denizlere karışması oluşturuyor. Uzmanların tahminlerine göre yaklaşık 142 milyon ton atık okyanuslarda yüzüyor ve her yıl 10 milyon ton daha ekleniyor. Bu sayı kişi başına 20 kg atık anlamına geliyor.  

Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün güncel verilerine göre dünya denizlerine giren atıklar; doğal kaynaklardan %8, açık deniz üretiminden %1, deniz taşımacılığı kaynaklı %11, atmosfer kaynaklı %30, gemilerden ve uçaklardan karada ve denizde üretilen atıklardan %10 ve son olarak taşkın ve kara kökenli deşarjlardan ise %10 olarak tespit edilmiştir.

Dört tarafı denizlerle çevrili ülkemiz de dünyadaki diğer deniz ve okyanuslar gibi kronik kirlenme riski ile karşı karşıyadır. Bu kirlenmede evsel atıklar (çöpler, pis sular ve kanalizasyon) ve turizm faaliyetleri önemli rol oynamakta ve denizel ekosistemlere zarar vermektedir.

Son yıllarda arıtılmamış atıkların deniz sularına karışması zaman zaman kıyı alanlarımızda karşılaştığımız bir deniz kirliliği sorunudur.  Koliform, Enterekok ve E. coli gibi zararlı bakteri türlerinin insan veya hayvan bağırsak çıktılarından bulaşması ciddi tehlike arz etmektedir.

 Akdeniz kıyılarının endemik türü ve Kıbrıs’ın sembolü olarak bilinen Caretta caretta kaplumbağalarının yaşam alanı olan deniz ve plajların kirlenmesi bu 7 farklı neslin yumurtlayıp çoğalmasını ve neslini tehlikeye atmaktadır.

“Yeşil Okul Proje”miz kapsamında turistik cazibe nedeniyle hızlı nüfus artışı yaşanan  Long Beach bölgesinde deniz sularını inceleme altına aldık.

Long Beach – Mackenzi Plajı deniz sularının kalitesini öğrenmek amacıyla Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi Sıhhiye Müfettişi İbrahim Köroğlu eşliğinde su numunesi alındı. Alınan numunenin Devlet Laboratuvarı’nda yapılan tahliller temiz çıktı.

İbrahim Köroğlu röportaj esnasında su seviyesinin 1-2 metre derinlikte olması nedeniyle geleneksel yöntem foseptik-emici kuyuların kullanılmasının çevre felaketine sebep olacağını vurguladı.

İskele Belediyesi Çevre Mühendisi Taibe Çeliker ise Mackenzi Plajı’ndan 20 Mayıs 2022 yılında alınan deniz suyu numunelerindeki kirlilik, kirliliğin giderilmesi için alınan önlemler ve o bölgedeki deniz sularının güncel kalitesi hakkında bilgi verdi.

Buna göre, söz konusu dönemde deniz suyu numunesindeki E. coli bakterisinin 1100/100 ml gibi çok yüksek bir seviyede olduğu tespit edildi.

Bu kirlilikten balıkçılık faaliyetleri de olumsuz şekilde etkilenmiş, 30 balıkçının Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde Güney Kıbrıs’a balık satması yasaklanmış ve ticaret izinleri iptal edilmişti.

 Bunun üzerine belediye tarafından; deniz ile teması bulunan derenin ilaçlanıp kireçlenmesi ve o bölgedeki inşaat firmalarına ait arıtma tesislerinden çalışmayanların aktifleştirilmesi, düzenli işlevselliğinin sağlanması zorunluluğu ve denetimi getirildi.

Temel Sağlık Dairesi ile birlikte 17 Nisan 2024 tarihinde alınan deniz suyu numunesinin Devlet Laboratuvarındaki analizinde E. coli ile Enterekok bakteri türlerine rastlanmadı.

Numunenin temiz olması son yılda alınan tedbirlerin işe yaradığını gösterirken, bu yöntemlerin gelecekte yer altı su kaynaklarının korunmasını sağlayacak kadar çevre dostu bir yöntem olmadığının da altını çizmekteyiz.

Sonuç olarak, eşsiz güzellikteki denizleri korumak için alınması gereken önlemleri şöyle sıralayabiliriz:

“2012 sayılı KKTC Çevre Yasası’nda işletmeler için 60 konut ve üzeri binalarda proje sahiplerinin arıtma tesisi kurma zorunluluğu revize edilip Long Beach bölgesi gibi deniz seviyesinin çok yüksek olduğu bölgeler için 60 konuttan 5 konuta düşürülmelidir”

 “Biyolojik arıtma sistemleri kurularak atık sular dönüştürülerek bahçe suyu olarak kullanılabilir. Bu su tüketimini de azaltır.”

“Aynı yasada denizlerden 500 metre sınıra kadar emici kuyu kazılmasına izin verilmemektedir. Bu maddenin de revize dilerek tüm İskele Long Beach bölgesi için foseptik-emici kuyu kazılması engellenmelidir.”

“Deniz ile bağlantısı olan derelerin bakım ve temizliği kış mevsiminde de düzenli olarak yapılmalıdır.”

“Deniz kirliliğini önleyecek caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalıdır.”

 “Deniz kirliliğinin önlenmesi için atık suların yanı sıra plastik atıklarının da denizlere karışması engellenmelidir.”

Unutulmamalıdır ki kirletilen su topluma geri dönmektedir. Temiz bir geri dönüşüm için; sıfır atık ve maksimum duyarlılık ilkesi çevremize ışık tutmalıdır.

İSKELE EVKAF TÜRK MAARİF KOLEJİ DOĞANIN GENÇ SAVUNUCULARI

Öğrenciler: Nalan Tepe-Merjen Hajyyeva-Derin Kılıç

-Nesrin Demir-Mustafa Can Kocaman-Cemal Serinay

Öğretmenler: Halil Alkım-Tuğçe Mani-Tutku Karaöz