Ah be Yerli Behlül’üm Ah… Sen neymişsin sen…
Bazen düşünüyorum da Tanrının bizden intikamı gibi geliyorsun bana…
Seni bize hibe edenin verdiği ceza değil de nesin sen…
Bakın Roosevelt bu konuda ne söylemiş:
“Bir insanı ahlaken eğitmeden, sadece zihnen eğitmek topluma bir bela kazandırmaktır…”
Sen ve senin gibiler yüzünden son günlerde bunun acısını kat ve kat çekiyoruz…
Bizimkiler de, nerde varsa bir bodur Allah’ın Gazabı odur dedi, bunu da sanki sana özel söylemişler…
Ulan Yerli Behlül bir karış boyunla ne haltlar yemişsin sen böyle…
Tekke olsan kimse seni davara damızlık almaz vallahi…
Koç desem; nerde sende o beceri, hem yükseleceksin, yükselirken kuyruk engelini aşacak iş becereceksin, nerde…
Bunu sen mi becereceksin, yürü git yaaa…
Sen o kadar beceriksizsin ki, elini bile sol koltuktaki suyun akarından çekip direksiyonu denkleştiremedin altını üstüne getirdin be Behlül….
Eskilerimiz ne demişler:
“İnsan Eline, Beline, Diline sahip çıkmalıdır…”
Ulan dümbük, bir tanesinden olsun geri dursaydın, ne olurdu yani…
Üçte üç yapmanın alemi ne…
Bak eline sahip çıkamadın, fırsat geçer geçmez ortalığı dümdüz ettin, sildin süpürdün.
İnsanda biraz insaf olur be Allahsız, be vicdansız…
Hade elini kullanmışsın bol bol, diline niye sahip çıkmıyorsun, lan dümbük…
Konuştukça kırp döküyorsun, yemediğin halt kalmamış, kamera gördün mü de hatim indirmeye kalkıyorsun…
Eline, diline sahip çıkamadın bari beline sahip çıksaydın ya, süs horozu seni…