Ne Yaptıysak Yaranamadık…
   Ne yapsak da yaranamaycağız…
   Ülkede Harup alınamıyordu, Üreticimizin emeği, alın teri heba olmasın diye, Hiçbir altyapımız olmamasına rağmen Kurum olarak risk aldık, kendimizi ortaya koyduk tarihinde ilk kez kurum Harup alımı yaptı….
   Bir yıl nakliyesiyle, çekirdek ayırımıyla satışıyla didindik durduk, hala uğraşıyoruz…
    Hiç destek ve teşvik almadan, imkansızlıklar içinde, Kurum Personelinin özverili gayretleri ile zarar etmeden bu görevi yerine getirdik…
  Et dediler, görev verildi, Avrupa’nın en kaliteli etini kişisel riskler üstlenerek, getirdik…
  Ürün gelmeseydi belki de bedelini şahsen ödeyecek, üstüne bir de damgalanacaktık…
 Herbiri farklı farklı bir şeylerle bizi lekelemeye, kirletmeye çalıştı veya altında bir şey aradı durdu…
 Kimisi Tüccara peşkeş dedi, kimisi tarihi geçmiş eski dedi, kimisi de hain ilan etti… 
   Bu görevi de tamamen öz kaynaklarımızla, soğuk zinciri bozmadan ve zarar etmeden  güneyde satılan fiyatların altında halkımızın ayağına getirdik…
   Güneyden tonlarca kaçak etin gelmesine sesi çıkmayanlar, hatta etini gidip ordan alanlar, Kurumun 3 ayda getirdiği 60 ton etle ülkeyi batırdı diye ortalığı velveleye verdi…
   Yediği eti hatta domuz etinin özelliklerini kahvelerde anlata anlata bitiremeyenler, bir anda yerli üretimin kahramanlığına soyundu onu da gördük…
   Yaz sezonu yerli Patates çıktığında, üreticiye çağrı yaptık, Toptancılara verdiğiniz fiyattan peşin ödemeli bize ürün verin diye…
   Verin ki devrede olalım denge kuralım…
   Geçen yıl, 70 ton aldık bu alımla bir denge oluşturduk kimse bunu hissetmedi bile…
  Bu yıl yine çağrı yaptık, üstelik 25 TL peşin ödeme Toptancının aldığı fiyatla dedik…
    Topu topu 14 ton patates geldi, bununla da bizim piyasada denge oluşturmamız mümkün olmadı…
   Bize ürününü vermeyip, toptancıya verenler şimdi toptancıyı da bizi de suçluyor…
   Patatesin yokluğunu, ara boşluğunu, fırsata dönüştürenler ve bundan rant sağlayanlar olmuştur, bu gün en çok onlar rahatsız...
   Bu yapılırken Halkımız 100 Tl üzerinde patates yemeğe zorlanırken sesi çıkmayanlar şimdi susmaz oldu…
   Yetiştiği yerin en pahalı Etini getirdik, adı ucuz et oldu, Yöresinin en pahalı Patatesini getirdik, adı ucuz patates oldu…
   Eti 500’e Patatesi de 45’e satmış olsaydık bu kadar gürültü çıkmazdı emin olun…
    Aslında bazı kişilerin bağırması, bu işi tetiklemesi bile bizim doğru noktada olduğumuzu çok net gösteriyor…
  Bizim bir tek hatamız olabilir, bir tek yerden suçlanabiliriz, o da biraz geç tedarik ettiğimiz için….
   Yağmur yağması, bahçelere girilemez olması ve ürün bir süre daha hasat edilemeyecek olması da bu olumsuzluğu ortadan kaldırıyor….
   Amma bir kurumun da hareket tarzının sınırlı olduğu, unutulmamalı…
   Yerli Patates üreticileri battı diye feryat edenler….
  Yerli Ürün patates alımı için yakında yine çağrı yapacağız, bunu hem üreticiyi hem halkımızı korumak için geçerli fiyatlardan ve peşin olarak alacağımızı duyuracağız…
   Görelim bakalım ne kadar patates üretilmiş ve bize kaç ton patates verilecek…
   Bize çok tohumluk patates getirmeyin, çok üretim yapılıp da fiyatlar düşmesin diyenlerin, yerli üretimi batırdınız demeye hakları yoktur…
   Etini, patatesini, yediğini içtiğini güneyden alanlar konuşabilir, çünkü onların bu çorbada ne tuzu var ne de biberi…
   Onların derdi ne patatestir, ne Et’dir ne de Halkımızdır…
   Onlar iyi yapılanlardan rahatsız hep, çünkü dertleri yaptığımız değil…
   Onların  derdi yaptıklarımız değil, Biziz…

Editör: Aynur Dırağan