Nasıl bir isim bu böyle, Türkçe bile değildir, amma beynimize kazınmış, yüreğimize oturmuş…
Öyle bir dava ki, suçlu bulunup idam edilseler bile bizim acımızı ortadan kaldırmayacak…
Öyle bir dava ki bir iki yıl ceza yeseler, az bulacağız ve farklı tartışmalara sürükleniriz…
Öyle bir dava ki, Doğal affettir deyip, beraat etseler, öfkemizi daha da artıracak, bu sefer Türk hukuğunu tartışır kasıt arar olacağız…
Peki bu günkü duruşmadan ne bekliyoruz, bizi tatmin edecek ne çıkabilir ki…
Ne çıkarsa çıksın bizi tatmin etmeyecek, bize çocuklarımızı geri getirmeyecektir… Derler ki, Evlat acısı gibi hiçbir acı yoktur, bunu da en iyi yaşayanlar bilir…
Rahmetlik anamın en çok yaptığı duaydı… Allah benim canımı almadan hiçbir evladımın canını almasın diye…
Allah dualarını Kabul etti, öyle de oldu, Huzur içinde cennette yolcu ettik…
Ben onu yaşarken çektiklerinin dışında, dualarının kabulü yönünden şanslı görüyorum. Şampiyonları doğuran analar ve Babalar bu yönden çok ama çok şansız…
Kimse onların yerinde olmak istemez, Allah onlara bu acıyı taşıyabilecek gücü versin…
Amma bir gerçek var ki İSİAS’ ta karar ne çıkarsa çıksın bu acıyı ne dindirir ne de çocuklarımızı geri getirir…
İSİAS davası bizim yaramıza derman olamaz, olmayacak da…
Farabi’nin dediği gibi, iyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın, asıl onu kaybeden topluma ağlayın…
Evet toplum olarak bir nesil kaybettik, kayıp hepimizin kaybıdır…
Onları Rahmetle anarken, Onları nesilden nesile yaşatacak, isimlerini ölümsüzleştirecek adımları süratle atılmalıyız..
Bunu sağlamak hem vicdani, hem insani hem de toplumsal vazifemizdir… (MHA)
GÜRSEL UZUN YAZDI ; "NASIL BİR İSİM BU BÖYLE TÜRKÇE BİLE DEĞİLDİR AMA BEYNİMİZE KAZINMIŞ"
Bunlar da ilginizi çekebilir