Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Rusya’nın KKTC’de konsolosluk hizmeti verecek ofis açma girişimini değerlendirdi. Arıklı, bu girişimin, Rusya’nın KKTC’yi tanıması yönündeki ilk adım olduğunu vurguladı.
Bakan Arıklı, dün Türkiye’de yayın yapan Ulusal Kanal’da Gün Ortası programında Yeşim Eryılmaz’ın sorularını yanıtladı.
Rusya’nın KKTC’de ofis açma girişimi, Rusya-Ukrayna operasyonu sonrası ortaya çıkan yeni fırsatlar, Doğu Akdeniz ve Batı Akdeniz ülkeleriyle KKTC arasındaki ilişkileri değerlendiren Arıklı, önemli açıklamalarda bulundu.
Arıklı’nın konuşmasından şu vurgular öne çıktı:
“Bugün konjonktür tamamen bizim lehimize gelişmeye başladı. Rusya-Ukrayna savaşından sonra bize yeni ufuklar açılacağını söylemiştim. Savaş elbette ki kötü bir şey ama her savaşın olumlu ya da olumsuz etkileri olur. Rusya-Ukrayna savaşı dolayısıyla Avrupa Birliği Rusya'ya ambargo uyguladı. Avrupa Birliği'nin bir parçası olan Güney Kıbrıs ta bu karar doğrultusunda en iyi partneri olan Rusya Federasyonu'na ister istemez ambargo uygulamak durumunda kaldı. Hatta bu ambargoları o kadar sıkı uyguladı ki Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tebrik etti ve ödüllendirdi.
“Kıbrıs’taki Ruslar sıkıntı yaşıyor”
“İşte biz o dönemde tekrar Rusya Federasyonu'nun yetkilileri nezdinde girişimlerde bulunduk ve dedik ki Güney Kıbrıs'ta on binlerce Rus vatandaşı yaşıyor. Aynı zamanda Kuzey Kıbrıs'ta da 20 bine yakın Rus vatandaşı var. Bunlar burada çalışıyorlar, ikamet ediyorlar. Çocukları okula gidiyor. Bu Rus vatandaşlarının güneye geçmeleri mümkün değil. Çünkü Güney Kıbrıs, Rus vatandaşlarına yasal havalimanlarına ya da deniz limanlarına girmesini şart koşuyor. Şayet Ercan Havaalanı'ndan ya da Girne, Mağusa limanından girdiyse, ‘siz yasal olmayan limandan girdiniz’ diye onları kabul etmiyor. Dolayısıyla bunlar da orada Güney Kıbrıs'ta bir konsolosluk işlemi yapamıyorlar. Ciddi sıkıntıları var.
“Ayrıca güneydeki ve kuzeydeki Rus vatandaşları hava ambargosu dolayısıyla Moskova'ya gidip kendi ülkelerine, ailelerine ulaşamıyorlar. Dolaylı yollardan gitmek zorunda kalıyorlar. İşte böyle bir durumda biz bize bir müracaatta bulunuldu bundan yaklaşık 8 ay önce. İki Rus şirketi doğrudan uçuş için bizden izin istedi. Biz de bu izinleri verdik Moskova'dan Ercan Havalimanına.
“Konsolosluk da açmalı”
“Biz izni verdikten sonra çalışmaları durdurduk ve beklemeye alındı. Biz o dönemde ‘Rusya er ya da geç Kuzey Kıbrıs'ı muhatap almak zorundadır.’ dedik. Çünkü burada ve güneyde on binlerce vatandaşı yaşıyor. Bunun ilk adımlardan bir tanesi kuzeyde bir ofis açması. Ama konsolosluk hizmetlerini yapacak bir ofis açıp buradaki vatandaşlarının sorunlarını gidermek durumundadır.
“Kardeş limanlar için başvurduk”
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin limanları zaten herhangi bir uluslararası ambargoya tabi değil. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti limanları uluslararası dolaşıma açık. Ama siyasi nedenlerle ülkeler, bu limanları kullanmamayı tercih ediyorlardı. Ben bundan yaklaşık bir ay önce Türk Devletleri Teşkilatına müracaatımı yaptık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti limanlarının kardeş limanlar projesi var. Mersin, Samsun, Bakü Limanı, Aktou Limanı’nın Mağusa Limanı'yla kardeş limanlar kapsamına alınmasını talep ettik. Bu talep de olumlu karşılandı. Şimdi bunların hepsi Türk Devletleri Teşkilatının ortak kullanımına açılacak. Biz aynı teklifi Rusya'ya da yapabiliriz. Rusya gemileri, bizim limanlarımızı kullanabilir.
“Ercan Havalimanı’yla ilgili de çalışmalarımız var. Buradaki mesele de siyasi ve ekonomik. Bakü’yle uçuşların devam etmesi için yolcu potansiyelinin olması gerekiyor. Aynı şekilde Bişkek’le de uçuşları başlatacaktık ama bu uçaklar boş gidip gelemez. Fakat Moskova'dan Ercan'a doğrudan başlatılacak uçuşların bize ekonomik ve siyasi açıdan çok getirisi olacak.
“Abhazya’yla KKTC sorunu benzer”
“Rusya'nın tanımayı artık geciktirmemesi gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda bizi tanıyan ülkelerin başında Sovyetler Birliği gelmişti. Avrupa ve Amerika gibi diğer ülkeler çok sonra gelmeye başladılar. Burada da aynı açılımın olacağını bekliyorum. Neticede benzer sıkıntıları Rusya da yaşıyor. Rusya'nın bir Abhazya problemi var. O problemi benzer şekilde Kuzey Kıbrıs'la örtüştürebilirsiniz. Yine Rusya'nın Kırım meselesi var. Aynı şekilde Osetya problemi var.
“Rusya, Abhazya’yı tanıyor, Güney Osetya’yı tanıyor, ‘Kırım’ı işgal ettin’ suçlamalarına maruz kalıyor ama kalkıp Türkiye Cumhuriyeti'ne ‘Kıbrıs'ın kuzeyini işgal ettin’ demesi absürt olur. Dolayısıyla Rusya tutarlı davranmak zorunda.
“Zaten Putin daha önce Kosova problemi dolayısıyla Avrupa Birliği'ni ikiyüzlülükle suçlamıştı. O zaman dedi ‘Kuzey Kıbrıs'ı niye tanımıyorsunuz? Kosova'yla Kuzey Kıbrıs'ın problemleri aynı.’ Şimdi bana göre Rusya kendi icraatlarıyla en azından ters düşmemek için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımayı gündemine almalıdır. Alacaktır diye de düşünüyorum.
“Güney Kıbrıs artık engelleyemeyecek”
“Ben Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde uzun süre görev yapmış, devletimi temsil etmiş birisiyim. Oradaki Güney Kıbrıs, Rusya üzerinden bütün çalışmalarımı engelliyordu. Ama şimdi bu durum ortadan kalktı. Rusya'nın en azından benim orada yaptığım ve bundan sonra yapacağımız çalışmaları engellememesi bile büyük bir adım olacak.
“Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin'le, Sayın Putin'le ilişkileri çok iyi. Aynı zamanda başka siyasi liderlerin de Rusya'yla ciddi ilişkileri var. Bunların topyekun devreye girmesi lazım. Abhazya'yla olan ilişkileri bu dönemde değerlendirmek gerekiyor. Çünkü şunu herkesin bilmesinde büyük fayda var. Devletler arasında dostluklar elbette önemlidir. Ama devletlerin menfaatleri çok daha önemli. Devlet aklıyla hareket etmek.”
“Bölge ülkeleriyle ilişkilerimiz gelişiyor”
Bakan Arıklı, KKTC’nin Batı Asya ülkeleriyle ilişkilerinin geliştiğini de vurgulayarak şunları aktardı:
“Birincisi, giderek gelişiyor. Bizim aslında bütün bölge ülkeleriyle ilişkilerimiz gelişiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Akdeniz ülkeleriyle ilişkilerini düzeltmesi bizim elimizi güçlendiriyor. Çünkü Türkiye’nin Suriye, Mısır, İsrail'le ilişkiler ne kadar kötüyse, Güney Kıbrıs boşluktan yararlanıp o ülkelerle stratejik anlaşmalar imzalıyordu. Ama Türkiye artık yeni bir rota belirledi ve Doğu Akdeniz'de sıkıntılı olduğu ülkelerle tekrar dostluk köprülerini kurmaya başladı. İran da aynı şekilde. İran’ın burada yaşayan vatandaşları var. İran'ın da KKTC’yle ilişkilerinin geliştiğini görüyoruz.
“Mesela dün Doğu Akdeniz Üniversitemizin Dişçilik Fakültesi, İran Devlet Üniversitesi'nin Dişçilik Fakültesiyle ortak bir program yaptı. İran Devleti buna izin verdi. Bu dönemde kısa vadede bizi direkt tanıma anlamına gelecek işlerden ziyade ticari, ekonomik, sosyal, kültürel, sportif ilişkileri geliştirmek gerekiyor. Bunu yapacağız.
“Tayvan modelini uygulayacağız”
“Yani şöyle düşünün Tayvan hiçbir ülke tarafından tanınmıyor ama Tayvan dünyanın bütün ülkeleriyle bu ilişkileri kurabiliyor. Niçin? Tayvan Ticaret Ofisleri vasıtasıyla bu ilişkilerini yürütüyor. Hiçbir devlet Tayvan’ı tanımıyor. Ama Tayvan'ın ticaret temsilciliğinin Türkiye Cumhuriyeti büyükelçilik gibi kabul ediyor. Ve bütün ilişkilerinde o temsilcilik üzerinden görüyor. Çin'de bundan rahatsız değil. Dolayısıyla biz bu modeli uygulamak durumundayız, uygulayacağız.”
Kaynak: Aydınlık