Partiden yapılan açıklamaya göre, CTP Genel Başkanı ve heyeti, BM Genel Sekreteri’nin kişisel temsilcisi olarak atanan Holguin Cuellar’ı kutlayarak, CTP olarak resmi müzakerelerin yeniden başlaması için gerekli olan ortak zemin oluşturma çabalarını desteklediklerini ve her türlü işbirliğine hazır olduklarını belirtti.

Görüşmede, “çözüm sürecinde devam eden çıkmazın aşılması ve kapsamlı çözüm hedefine bağlı bir sürecin kurgulanması için gerekli olan müzakere yöntemlerine ilişkin verimli bir istişare yapıldığı” belirtilen açıklamada, Holguin’in her iki toplumun farklı kesimleri ile görüşme yapmasının “değerli olduğu” belirtildi.

Açıklamaya göre görüşmede, Kıbrıs Türk toplumunun siyasi eşitlik temelinde, sürdürülebilir, güvenli, kalıcı ve kapsamlı bir çözüme hazır olduğu belirtildi.

Toplantıda konuşan Erhürman, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın “egemen eşitlik” ve “eşit uluslararası statü” yönündeki taleplerinin altının hala anlaşılabilir biçimde doldurulamadığını iddia etti.

Erhürman, Kıbrıs’ta yegane gerçekçi çözüm modelinin ilgili tüm BM Güvenlik Konseyi kararlarında yer aldığı şekilde, iki bölgeli, iki toplumlu ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon olduğunu söyledi.

Böyle bir federasyonda egemenliğin eşit bir biçimde paylaşılmasının yolunun, iki eşit kurucu devletin kendilerine ait yetkileri egemence kullanabilmesi ve federal devlette de yetkilerin siyasi eşitlik temelinde kullanılabilmesi olduğunu belirten Erhürman, hedefe ulaşılabilmesi için Crans-Montana itibarıyla varılan tüm yakınlaşmalara bağlı kalınması gerektiğini savundu.

-“Takvimli ve sonuç odaklı bir müzakere yöntemi uygulanmalı”

Takvimli ve sonuç odaklı bir müzakere yönteminin uygulanmasının önemine işaret eden Erhürman, dönüşümlü başkanlık ve federal devlet düzeyinde en az bir Kıbrıslı Türk üyenin olumlu oyu olmadıkça karar verilememesi ilkelerini içerecek şekilde siyasi eşitliğin pazarlık konusu olmaktan çıkarılması ve sürecin bir kez daha Kıbrıs Rum liderliğinden kaynaklanan sebeplerle sonuçsuz kalması halinde statükoya geri dönüşün olmayacağının başlangıçta güvence altına alınması gerektiğini belirtti.

Annan Planı döneminde, ardından Talat-Hristofiyas görüşme sürecinde ve son olarak Crans Montana’da Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin çözüm yönünde ortaya koydukları iradelere karşın, bugün hala çözüme ulaşılamamış olmasının yarattığı hayal kırıklığına değinen Erhürman, bu tarihsel süreç akılda tutularak yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Erhürman, 2004 referandumlarından sonra dönemin BM Genel Sekreteri Annan’ın hazırladığı raporda Kıbrıslı Türklerin “evet” iradesinden sonra izolasyonların hiçbir meşru gerekçesi kalmadığının altı çizilmesine karşın bu konuda alınan mesafenin yetersiz olduğunu vurguladı.

“CTP olarak bizim hedefimiz, müzakereleri başlatmak değil, bizleri çözüme ulaştıracak bir müzakere sürecinin baştan doğru kurgulanarak sonuca ulaştırılmasını sağlamaktır” diyen Erhürman, bir kez daha hayal kırıklığıyla sonuçlanacak ve yıllarca devam edecek bir müzakere sürecinin, çözüm isteyen Kıbrıslı Türklerin kabul edebileceği bir şey olmadığının altını çizdi.

-“Güveni zedeleyecek yaklaşımlarda uzak durulmalı”

Görüşme sırasında Hristodulidis’in “tek yanlı açılımlarına” da değinen Erhürman, özellikle karma evliliklerden doğan çocukların yurttaşlığı ile ilgili yaklaşımın, beklentinin tam tersine insan hakları açısından yarattığı olumsuzluğa da dikkat çekerek, yeni bir müzakere sürecinden söz edilirken iki toplum arasındaki güveni zedeleyecek yaklaşımlardan uzak durulması gerektiğinin altını çizdi.

Hristodulidis’in müzakerelere Crans Montana’da kalınan noktadan başlanması gerektiği yönündeki açıklamalarına da değinen Erhürman, Crans Montana’da Anastasiadis ile birlikte masayı deviren Hristodulidis’in tam da o noktadan müzakerelere yeniden başlama isteğindeki samimiyetin de sorgulanması gerektiğini belirtti.

Erhürman, “Mademki o noktadan başlamak istiyorsunuz, demek ki o nokta masayı terk etmenizi gerektirecek bir nokta değildi. O zaman niye terk etmiştiniz?” sorusunun hala yanıt beklediğinin altını çizdi.