Kuzey Kıbrıs genelinde Sanayi Odası’na kayıtlı 10 tane ambalajlı su üreticisinin bulunduğu ve bunların belirli aralıklarla denetimden geçtiği belirtilirken, bir o kadar da kayıtsız, kaçak su satışı yapıldığı iddia edildi.

Diyalog’a konuşan Ambalajlı Su Üreticileri Birliği Kurucu Başkanı,aynı zamanda Hediyem Su Genel Müdürü Hasan Küçük, konuyu defalarca ilgili birimlerin dikkatine getirdiklerini ancak hiçbir olumlu sonuç alamadıklarını söyledi. Yetkililere “acil önlem’ çağrısı yapan Küçük, ortaya çıkabilecek ciddi sorunları önlemek için ‘yoğun denetim’ talep etti.

‘Hediyem Su’  olarak10 yıldan beri su sektöründe hizmet verdiklerini belirten Küçük, denetim eksikliğinden yakınarak sektörün kilitlenmiş bir noktaya geldiğini belirtti. Merdiven altı imalatçılardan dolayı çok zor günler geçirdiklerini belirten Küçük, bu imalatçıların yaptıkları üretimlerden dolayı çoğu zaman şirketlerin büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirtti.

“Günde 350 bin litre su işliyoruz!”

Hediyem su olarak günlük 350 bin litre suyu işlediklerini anlatan Küçük, KKTC’de şirket adına kuyu iznibulunan tek firmaolduklarını söyledi.

Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nin ‘ambalajlı su üreticilerinin şirketleri adına kuyu izni çıkarması’ yönünde Yasa’sı olduğunu belirten Küçük “Bu yönde hizmet veren şirketler arasında izin olan sadece biziz”dedi.Küçük, diğer şirketlerin başka şahısların kuyularını kiraladıklarını veya belediyenin ‘tarıma elverişli’ adı altında açmış oldukları su kuyularından alım gerçekleştirdiklerini söyledi.

Kaymakamlık  miktarı sınırlıyor

Kendi kuyuları bulunmasına rağmen sıkıntı yaşadıklarını belirten Küçük, Kaymakamlığın çoğu zaman su çekme miktarını sınırlandırdığını anlattı. Küçük bu sınırlamanın sebebini bilmediklerini, bunun yanında ek kaynakların bulunduğunu belirterek, su ihtiyacının artış gösterdiği dönemlerde ek kaynakları kullanma yoluna gittiklerini ifade etti.

İşlenen 350 bin litre suyun en az yüzde 22’sinin damacanaların temizliğine harcandığını ifade eden Küçük, “Türkiye’den su gelince sevindik” diyerek şunları kaydetti:

“Yetkililerden şunu talep ettik; en azından damacanalarımızı temizlemek için kullandığımız suyu, Türkiye’den gelen sudan temin edelim.’ Bu talebimiz ne yazık ki yanıt görmedi. Ama Türkiye’den gelen suya ihtiyacımız var”

Sektördeki en büyük sıkıntının merdiven altı üretim yapan imalathaneler olduğunu bir kez daha vurgulayan Hasan Küçük, konuyla ilgili Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’ne yazı yazıldığını “konuyla ilgili görevlendirme yapılacak” yanıtı aldıklarını, ancak herhangi bir olumlu gelişme yaşanmadığını anlattı.

Sahte üretim var

Hediyem Su olarak son zamanlarda bu tarz üretim yapan imalathanelerle büyük sıkıntı yaşadıklarını anlatan Küçük, merdiven altı imalathanelerin, Hediyem Suyun damacanalarını alıp, sağlıklı olmayan ortamlarda dolum yaparak, müşterilere Hediyem Su adına pazarladıklarını anlattı. Bu noktada fiyat açısından da sıkıntı yaşadıklarını dile getiren Küçük şunları kaydetti:

“Biz bir damacana suyu 6 liradan satarken, merdiven altı üretim yapan kişiler 3 liradan satıyor. Bir kez daha Hediyem Su almak isteyen müşteri bu kez firmamızı aradığında 6 lira fiyatı duyunca ‘nasıl?’ sorusunu soruyor. Öğreniyoruz ki bizim bayimiz olduğunu iddia eden biri onlara daha önce bizim damacanamızla, nerden doldurulduğu belli olmayan suyu 3 liradan satmış. Büyük sıkıntı yaşıyoruz.”

“Damacanaları yıkamıyorlar”

Merdiven altı imalathanelerin herhangi bir giderleri olmadığını anlatan Küçük, bu tarz imalathanelerin damacanaların yıkanması gibi bir gaileleri olmadığını, yıkayanların ise insan sağlığını tehdit eden ‘klor’ kullandıklarını ve tamamen insanların sağlığı ile oynadıklarını dile getirdi.

Damacanaları Türkiye’den satın aldıklarını da anlatan Küçük, içerisinde 3 bin 200 adet damacana bulunan bir tıra 40 bin TL ödeme yapmak zorunda olduklarını kaydetti.

Geçtiğimiz ay Türkiye’den 5 tır damacana alımı yaptıklarını dile getiren Küçük, ‘bir ay sonra bir bakıyorsunuz damacana kalmamış. Damacanalar merdiven altı imalathanelerin eline geçiyor’ dedi.

Bu sorunun önüne geçebilmek amacıyla ‘tek kullanımlık damacana’ projesini hayata geçirdiklerini belirten Hediyem Su Genel Müdürü Küçük, insanlar arasında bu damacanaların kullanılmasının yaygınlaşmasıyla bu sorunun önüne büyük ölçüde geçebileceklerini ifade etti.”

Hediyem Su olarak ileriki günlerde Hollanda’ya ihracataa başlayacaklarını da söyleyen Küçük, devletin bu konuda kendilerine büyük yardımlarının olduğunu kaydetti.

Diğer Firma yetkilileri ne dedi?

Asya Su Direktörü Tolga Yıldırım: 

“Günlük işlediğimiz su 50 ton civarındadır. Biz Zümrütköy’de bulunan bir kuyudan suyun alımını gerçekleştiriyoruz. En büyük sıkıntımız damacanalar. Damacanaların temizliği ile ilgili herhangi yasal bir uygulama yok. Bu noktada bu durumda merdiven altı imalatçıları ortaya çıkarıyor. Bu imalatçılarla başa çıkamıyoruz. En önemlisi de halk sağlığı tehdit altında. Devletin bir an önce bu sıkıntıya çare bulması gerekiyor.”

Narin İyci Su Direktörü Seçkin İyci: 

“Biz yeni kurulan bir şirketiz. Yeniceköy’de hizmet vermekteyiz. Günde 9 bin 500 litre suyu işliyoruz, yani günlük 500 damacanalık  bir üretim kapasitemiz vardır. Bunu zamanla, 1000 damacanaya çıkarmayı planlıyoruz. Suyumuzu kuyudan satın alıyoruz. 12 ton suyu 100 liraya bize satıyorlar.”

Mey Su Üretim Müdürü Mustafa Emindayı:

“Günlük ihtiyacımız ortalama 50 -60 ton civarındadır. Kaynağımız kuyu. Zaten ülkede başka kaynak bulunmuyor. Sıkıntı ise çok. En önemlisi merdiven altı üretim yapan imalatçılar. Damacanaların kontrolsüz kullanılması da bir başka sorun. Alıyorlar sizin damacananızı, üzerine kendi isimlerini basıp kullanıyorlar. Bunun yanında enerji giderleri çok yüksek. Personel sıkıntısı, teknik eleman yetersizliği, yasalara uyulmaması ve denetleme olmaması. Hepsi büyük sorun. Bunun yanında yaptırım olmaması da bu sorunları daha da körüklüyor.”

KAYNAK: DİYALOG