KTEB Başkanı Hasan Sungur, yarattığı mağduriyetlerle gündeme gelen kaçak emlakçıların sayısındaki artışın korkutucu boyutlara ulaştığını söyledi

KTEB Başkanı Hasan Sungur,“Büyük bir kriz yaşanıyor çünkü Afrika ve Arap ülkeleri orijinli öğrencilerin hepsi; Rus öğrencilerin de önemli bir kısmı sözde emlakçı. Keza garsonlar, taksiciler, casinocular, restoran işletmecileri ve adlarını sayamadığım birçok meslek grubu da bu işten para kazanma derdinde. Sizinle son konuşmamızı yaptığımız Eylül 2018’de yüzlerle ifade edilen kaçak emlakçı sayısını artık ‘binlerle’ tanımlamalıyız” ifadelerini kullandı ve emlakçılığın, ülkede hiçbir denetime tabi olmadan yapıldığını; kaçak emlakçıların sayısının da bu çarpıklığa paralel, katlanarak arttığını söyledi.

“EMLAKÇILIK ‘RANT KAPISI’ OLDU”…

Hasan Sungur, “Emlakçılıkta kalite sıfırın altına indi” derken, bu sektörü kullanarak ‘zahmetsiz kazanç’ elde etmek isteyenlerin, anlaştıkları inşaat firmalarıyla ‘ufak komisyonlar karşılığında’ çalıştıklarını, fakat işin ‘sahte vekalet’ ve ‘ipotek’ gibi tehdit unsurlarının da bu nedenle hiçbir zaman bertaraf edilemediğinin altını çizdi. Sungur, zira bu işin ‘rant kapısı’ haline geldiğini, “2005, 2006 ve 2007’ye damga vuran ve ülkeyi sallayan ‘İngiliz dolandırıcı krizi’ gibi bir tehlikenin arifesindeyiz” uyarısını yaptı. “

BU FASULYE KURTLU

Emlakçılık yapmak isteyenlerin öncelikle bu iş için gereken lisansı almasını ve çek yasağındaki ve/veya yüz kızarıcı suçlara bulaşmış kişilere emlakçılık lisansı verilmemesini kapsayan bir yasa teklifinde bulunduklarını söyleyen Sungur, “Şunu üzülerek ifade etmeliyiz ki kaçak olsun veya olmasın, bu işi hakkını vermeden yapan binler var. Bir kilogram fasulyede yirmi adet fasulye tanesi kurtluysa, o fasulye ‘kurtlu fasulye’ olarak tanımlanır ve ‘bizim fasulye’ de maalesef kurtludur” ifadeleriyle hem soruna dair bir çözüm reçetesi verdi hem de öz eleştiride bulundu. “PROFESYONELLERLE ÇALIŞIN”… “Vatandaşlar ‘nereye giderlerse gitsinler’ mutlaka avukat kullansınlar ve kapısını çaldıkları emlakçının da inşaat şirketinin de adına, şanına, görünüşüne aldanmasınlar. Satın alınması düşünülen malın ve malın bulunduğu arsanın gerçek mal olup olmadığının takibi için yanımızda inşaat mühendisi taşıyamayacağımıza göre, bu işleri avukata bırakmak en mantıklısı. Tapu Dairesi’nden yaptırılacak ipotek başta olmak üzere kontrollerde de ‘gerçek emlakçılarla’ çalışılması şart” diyen Sungur, profesyonel yardımın önemine parmak bastı.

Kıbrıs Türk Emlakçılar Birliği (KTEB) Başkanı Hasan Sungur, meydana getirdiği mağduriyetlerle kamuoyunu sıkça meşgul eden fakat her seferinde de ‘zamanla’ unutulan kaçak emlakçıların sayısının da oluşacak ‘potansiyel mağduriyetin’ de günden güne arttığını söyledi. Eylül 2018’de yüzlerce olduğu tahmin edilen kaçak emlakçıların bugün artık ‘binlerce’ olduğunu öngördüklerini belirten Sungur, yaşanan mağduriyetin de katlanarak arttığı bilgisini verdi. “İçişleri Bakanından, hazırlanan yasa taslağının Bakanlar Kurulu’na sunulacağı sözünü aldık. Kendisi, bildiğiniz üzere şu an yurt dışında. Sayın Bakanın yurda dönmesini bekliyoruz” ifadelerini kullanan ve sektördeki bu çarpıklığın da ‘ancak yasal düzenlemeyle’ değişeceğini söyleyen Sungur, sorunun yakıcılığını, mevcut durumunu ve çözüm metodunu anlattı…

“Büyük bir kriz yaşanıyor”

KTEB Başkanı Hasan Sungur, emlak sektöründe yönetimsel bazda çok ciddi sorunlar olduğunu belirtirken, “Büyük bir kriz yaşlanıyor çünkü Afrika ve Arap ülkeleri orijinli öğrencilerin hepsi; Rus öğrencilerin de önemli bir kısmı sözde emlakçı. Keza garsonlar, taksiciler, casinocular, restoran işletmecileri… ve adlarını sayamadığım birçok meslek grubu da bu işten para kazanma derdinde. Sizinle son konuşmamızı yaptığımız Eylül 2018’de yüzlerle ifade edilen kaçak emlakçı sayısını artık ‘binlerle’ tanımlamalıyız” ifadelerini kullandı ve emlakçılığın, ülkede denetimsiz bırakıldığını; kaçak emlakçıların sayısının da bu çarpıklığa paralel, katlanarak arttığını söyledi. “Emlakçılıkta kalite sıfırın altına indi” diyen Sungur, bu sektörü kullanarak ‘zahmetsiz kazanç’ elde etmek isteyenlerin, anlaştıkları inşaat firmalarıyla ‘ufak komisyonlar karşılığında’ çalıştıklarını fakat işin ‘sahte vekalet’ ve ‘ipotek’ gibi tehdit unsurlarının da bu nedenle hiçbir zaman bertaraf edilemediğini, çünkü bu işin ‘rant kapısı’ haline geldiğini aktardı. Sungur, “2005, 2006 ve 2007’ye damga vuran ve ülkeyi sallayan ‘İngiliz dolandırıcı krizi’ gibi bir tehlikenin arifesindeyiz” uyarısını da yaptı. “Yasa tamam değil” Sungur, bazı firmaların, izinlerini almadıkları inşaatları pazarladıklarını, hatta kendilerine ait olmayan arazilerde görünen yapıları dahi satmaya çalıştıklarını söylerken, “Şikayet makamları sadece İçişleri Bakanlığı ve başkanlığını yaptığım komisyon. Fakat dişe dokunur bir eylemde bulunmak da mümkün değil çünkü yasa da tamam değil” diyerek, bahse konu sorunlara yönelik yasada düzenlemenin elzem olduğu bilgisini paylaştı. “İçişleri Bakanından, hazırlanan yasa taslağının Bakanlar Kurulu’na sunulacağı sözünü aldık. Kendisi, bildiğiniz üzere şu an yurt dışında. Sayın Bakanın yurda dönmesini bekliyoruz. Başbakan Yardımcısı’nın da bu süreçte bize epey desteği oldu. Bu yasa geçerse, bütün sorunlar bir ayda çözülür” diyen Sungur, söz konusu yasal düzenlemenin, artık iyice ‘kadük’ kalan mevcut yasayı da uygulanabilir kılacağını söyledi.

Lisans şartı ve sigorta

Sungur, ilgili yasanın ‘iki aşamalı’ bir düzenlemenin yanı sıra müşterinin haklarını koruyan bir mahiyet de taşıdığını belirtirken, “Emlakçılık yapmak isteyenler, öncelikle bu iş için gereken lisansı alacak. Lisansı almanın temel koşulu da ‘200 bin Euroluk bir sigortayı kabul etmeyi mecbur kılan’ prosedürü kabul etmek olacak. Bu da herhangi bir dolandırıcılık durumunda, Girne’deki son olayda gördüğümüzün aksine sadece üç kadının ve tasdik memurunun değil; ‘emlakçının da’ hapse girmesine ve müşterinin zararının da bahsettiğim sigortadan karşılanmasına olanak verecek. Bunun altına girmeye de gerekli denetlemeyi yapmaya da hazırız” ifadelerini kullandı ve emlakçılık işinin yapabilmek için getirilmesini savundukları kıstasları da ayrıntılarıyla açıkladı. Sungur, bahsettiği ikinci adımın ise çek yasağındaki ve/veya yüz kızarıcı suçlara bulaşmış kişilere emlakçılık lisansı verilmemesi olduğunu belirtti ve “Şunu üzülerek ifade etmeliyiz ki kaçak olsun veya olmasın, bu işi hakkını vermeden yapan binler var. Bir kilogram fasulyede yirmi adet fasulye tanesi kurtluysa, o fasulye ‘kurtlu fasulye’ olarak tanımlanır ve ‘bizim fasulye’ de maalesef kurtludur” ifadeleriyle hem soruna dair bir çözüm reçetesi verdi hem de öz eleştiride bulundu.

Vatandaşlar ne yapabilir?

Yurttaşların, gayrimenkul işlemlerinin ‘her adımında’ avukat kullanmalarını da salık veren Sungur, “Vatandaşlar ‘nereye giderlerse gitsinler’ mutlaka avukat kullansınlar ve kapısını çaldıkları emlakçının da inşaat şirketinin de adına, şanına, görünüşüne aldanmasınlar. Satın alınması düşünülen malın ve malın bulunduğu arsanın gerçek mal olup olmadığının takibi için yanımızda inşaat mühendisi taşıyamayacağımıza göre, bu işleri avukata bırakmak en mantıklısı” ifadelerini kullandı ve söz konusu işin hukuki aşamaları için profesyonellerden yardım almanın önemine dikkat çekti. Tapu Dairesi’nden yaptırılacak ipotek başta olmak üzere kontrollerde de ‘gerçek emlakçılarla’ çalışılması gerektiğine dikkat çeken Sungur, “Bu iş için emlakçıya yüzdelik vermeye de gerek yok. ‘Saat hesabı’ üzerinden bir ücretle her şey halledilebilir” dedi. Kendisinden fazla para istenen vatandaşların ise Emlakçılar Birliği’ne başvurmasını söyleyen Sungur, “Fazla para isteyen emlakçıyı ‘ihraç’ talebiyle disiplin soruşturmasına alıyoruz ve mağdur vatandaşın avukat giderlerini de karşılıyoruz” notunu da düştü.

KAYNAK: KIBRIS GAZETESİ