Kanser tedavisindeki gelişmeler hızla artmasına karşın, çevresel faktörler ve beslenme düzeni kanser vakalarının bir numaralı sebebi. Prof. Dr. Sezer Sağlam, “İyi gıda, temiz hava, sağlıklı yaşam şart” diyor

Florence Nightingale Hastanesi Medikal Onkoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Sezer Sağlam, kanser konusunda önemli çalışmalara imza atan isimlerden. Sağlam, kanser tedavisindeki gelişmelerin baş döndürücü bir hızla ilerlediğini söylüyor. Günümüzde birçok ilacın kemoterapiden daha fazla yarar gösterdiğini, ilk basamak tedavide kemoterapisiz bir tercihin mümkün olduğunu dile getiren Sezer, beslenme ve çevresel faktörlerin önemine dikkat çekerek, “Beslenme modelleri başta rektum kanseri olmak üzere kanser türleri üzerinde önemli etkiye sahip. İkinci önemli risk faktörü sigara, bir diğeri ise genetik yatkınlık. Çiğ meyve ve sebzelerin tüketilmemesi de hastalığı tetikliyor. Fazla kırmızı et tüketimini önermiyoruz. Ayrıca etin pişirilme biçimi son derece önemli. Özellikle yanmış, kömürleşmiş et tüketmek rektum ve kolon kanserini tetikliyor. Zeytinyağlı Akdeniz diyetini öneriyoruz. Günlük 5 kilometre yürüyüş aktivitesinin kanser riskini azalttığı biliniyor. İyi gıda, temiz hava, sağlıklı yaşam şart” diyor. Prof. Dr. Sağlam’ın sorularımıza yanıtları şöyle...

‘10 mm sağlıklı dokudan’

Cerrahi yöntem hangi durumda uygulanmalı?

Lösemi haricindeki tüm solid tümörlerde eğer çıkarılabilen tümör varsa cerrahi yönteme başvuruyoruz. Tümörün, cerrahi olarak güvenle çıkartılması için en az 10 milimetre sağlıklı doku ile birlikte çıkarılması gerekiyor. Rektum kanserinde, cerrahi sınırın 1 milimetre ve altında olması yetersiz kabul edilir. Cerrahide amaç, cerrahi yapılan organın korunmasıdır. Gırtlak kanserinde radyoterapi ve kemoterapi ile organ korunabiliyor. Akciğer kanserinin bazı evrelerinde de, radyoterapi ve kemoterapi tedavileri etkin olabiliyor.

Koruyucu ek tedaviler hangi durumda uygulanmalı?

Cerrahinin yetersiz kaldığı durumlarda ek tedavi uygulanabilir. Kanserli organın cerrahisi yapıldıktan sonra mikrometastazlar için yapılan koruyucu tedavi uyguluyoruz. Adjuvan dediğimiz tedavide sadece radyoterapi, kemoterapi veya radyokemoterapi uygulanıyor. Hastalığı tam tedavi etmek, kanserin bir daha nüksetmesini ve yeniden tekrarını geciktirmek için bu yöntemler kullanılıyor.

‘Hormon daha etkili’

Ameliyat öncesi yöntemler neler?

Çevre dokulara ve damara yapışık tümörlerde sağlıklı bir cerrahi yapılamaz. Hastalara iyi bir cerrahi uygulayabilmek için ameliyat öncesi kemoterapi, radyoterapi veya rektum kanserlerinde olduğu gibi radyokemoterapi uygulanır. Bir pankreas kanserinde 7 santimlik tümörü ameliyat edebilirsiniz. Ancak 2.5 santimlik damara yapışık bir tümör varsa bu ameliyat yapılamayabilir.

Hormon tedavisi nasıl uygulanır?

Bu yöntem ağırlıklı olarak meme ve prostat kanserli hastalarda uygulanır. Ancak tedavi için hastaların patoloji raporunda belirtilen ‘İmmünohistokimya’nın pozitif olması gerekiyor. Hormon tedavisi kemoterapiye göre daha etkili ve yan etkisi daha düşük bir yöntem.

İki grup aşı bulunuyor

Hastalığı önleyici ve tedavi edici aşılar neler?

İki grup kanser aşısı mevcut. HPV, Hepatit B aşılarının kanserden korunmada etkili olduğu biliniyor. Aşılama, kanseri önlemede çok etkilidir. Türkiye’de yeni doğanlarda aşılama süreci ile bu program aktif olarak yürütülüyor. Bağışıklık sistemini artıran aşılar, yüksek teknoloji ürünleri olarak hayatımıza girdi. Örneğin İpilulumab etken maddeli ilaç CTL-4 proteinini baskılayarak savunmamızdaki T hücrelerini daha fazla çalışır hale getiriyor.

Özellikle rektum kanserine dikkat çekiyorsunuz?

Kalın bağırsağın makata yakın olan ilk 12 santimetrelik bölümüne rektum adı veriliyor. Nüfusumuzun yaşlandığı göz önüne alınırsa rektum kanserinin görülme olasılığı 3 katına çıkacak. Hastalık çoğunlukla kalın bağırsakta meydana gelen adenomatöz poliplerden ortaya çıkıyor. Hastaların yüzde 90’ından fazlası, 40 yaş üzerinde. Hastalığın en önemli belirtisi dışkılama şeklindeki değişiklik. Biz buna tenesmus adını veriyoruz. Tenesmus tuvalete gidip rahatlayamamak anlamına geliyor. Hastalık erken evrede saptandığında ameliyat öncesi radyoterapiye ve kemoterapiye gerek duyulmuyor. Erken dönemde tanı koyulan kanserlerde iyileşme oranı yüzde 90 oranında.

Unutulan neden hava kirliliği

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, hava kirliliğinin özellikle akciğer kanseri başta olmak üzere kanser türlerinde artışa neden olduğuna dikkat çekerek, önemli uyarılarda bulunuyor.
“İstanbul’da ve Türkiye’nin başka birçok ilinde hava kirliliği sorunu var” diyen Prof. Dr. Pala, şunları söylüyor: “Türkiye’de kabul edilen sınır değerler, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) hava kalitesindeki sınır değerlere göre çok yüksek. Hava kirliliği sınır değerlerinde Türkiye’de izin verilen oranlarla, Dünya Sağlık Örgütü ve AB arasında büyük farklar bulunuyor. . Günlük değerler korkutucu boyutlara ulaşmış durumda.”

Yılda 2800 ölüm

Pala, hava kirliliğinin iskemi, miyokard enfarktüsü, felç, kronik tıkayıcı akciğer hastalığının yanı sıra kanser açısından da risk teşkil ettiğini belirterek, “Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı tarafından akciğer kanseri nedeni olarak sınıflandırılıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günlük PM10 konsantrasyonlarında her 10 mikrogram/metreküp artış ölümlerde yüzde 0.2 ile 0.6 artışa yol açıyor. Kömürlü termik santraller nedeniyle Türkiye’de her yıl en az 2 bin 876 erken ölüm,
4 bin 311 hastaneye yatış ve 637 bin 643 işgünü kaybı yaşandığı tespit edildi” dedi.

YARIN: Kanseri yenenler anlatıyor: “Biz başardık siz de başarabilirsiniz”