Kanseri yenen eczacı Ayla Koçaş, “Her günümü son günüm gibi yaşadım, dimdik ayaktayım. Kanseri yendiysem eve kapanıp, kaderime ağlamadığım içindir” dedi. “6 aylık ömrün kaldı” denilen Hüseyin Coşkun 5 yıldır ayakta...

Sitene Ekle
‘6 ay ömür biçtiler 5 yıldır hayattayım’

MERT İNAN

Eczacılık yapan Ayla Koçaş (40), 3 yıl önce meme kanseri olduğunu öğrendi. Banyo yaparken eline gelen kitleyi fark ettiğinde hemen hastaneye giden Koçaş’ın yapılan muayenesinde diğer memesinde de bir kitle olduğu anlaşıldı. Sol memesine 3. evre, sağ memesine de 1. evre kanser tanısı konan genç kadın, “Çok sancılı bir tedavi süreci geçirdim ancak hiçbir zaman umudumu yitirmedim. Her günümü son günüm gibi yaşadım, dimdik ayaktayım. Kanseri yendiysem eve kapanıp, kaderime ağlamadığım içindir” diyor.

İşte kanseri yenen Ayla Koçaş’ın tüm hastalara örnek olacak hikayesi...

“Kanser tanısı konduğunda aniden bir duvara toslarsınız ya, aynen öyle oldum ve yaşamımın durduğunu hissettim. Hayatı çok ciddiye alırdım. ‘Keşke almasaydım’ dediğim zamanları çok yaşadım. Tedaviye başlandı. Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şeref Kömürcü ile tanıştım. Kız kardeşimle Şeref Hoca’nın yanına gittiğimde sorduğu soruyu hiç unutmam: ‘Ben burada bir hasta göremiyorum, kim hasta?’ diye sordu.

Artık ‘Hayır’ diyorum

İki göğsümün de alınması gerektiğini duyduğumuzda kız kardeşimle birlikte ağlamaya başladık. Ameliyatım yaklaşık 8 saat sürdü ve her iki göğsümde artık silikon var. Ameliyattan 15 gün sonra yeniden kemoterapilere başlandı. 5. kemoterapiyle birlikte vücudumda ilaçların etkisiyle kabızlık, kabızlıkla beraber hemoroit oluştu. Dayanılmazdı. Yürüyemiyordum bile. Çoğunlukla yattım, kalkamadım. Şeref Hoca’ya ‘6. kemoterapiyi almasam olmaz mı?’ dedim, kendisi tedaviyi tamamlayabilmek için 6.’yı da almam gerektiğini söyledi. Bulantı ve kusmalar oldukça yoğundu. 6. kemoterapiyi aldım ama vücudum nasıl dayandı hiç bilmiyorum. 5. kemoterapiden daha kötü geçti. Mumya gibiydim.

Tuvalete gidemiyor, ellerimi yıkayamıyordum. Sadece ‘Bu günler geçecek’ diyordum ama nasıl olacak hiç bilmiyordum. Kemoterapi bittikten 15-20 gün sonra radyoterapi başladı. Radyoterapide sol göğsüm yandı, yanık tedavisi gördüm. 2015 ocak ayında kendimi biraz toparladım. Daha sonra hormon tedavisine başlandı. Şubat ayında da işimin başına döndüm. Çok zor bir süreçti. Önceden kendimi çok önemsemiyordum. ‘Hayır’ demeyi beceremezdim. Artık çok kolay ‘hayır’ diyorum. Herkese tavsiyem her gününüzü son gün gibi yaşayın.”

Her saniyesinin değerini biliyor

62 yaşındaki iki çocuk babası Hüseyin Coşkun’a 2013 yılında 4. evre akciğer kanseri tanısı kondu. “6 aylık ömrün kaldı” denilen emekli bankacı Hüseyin Coşkun hastalığı yenmeyi başardı.

- Nasıl bir süreç yaşadınız?

Omzumda ağrılarım vardı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kemal Tahaoğlu akciğer kanseri olduğumu, hatta tümörün 4. evre olduğunu söyledi. Maalesef 6 aylık ömrümün kaldığı düşünüldü. Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent’e sevk ettiler. Uyguladığı tedavi ve manevi desteğiyle de çok şükür ki yıllar geçti, gayet iyiyim.

- Tedavi sürecini anlatır mısınız?

Doktorum, hem radyoterapi, hem kemoterapi almam gerektiğini belirtti. O kadar ağır durumdaydım ki, hastanede yatarak kemoterapi ve radyoterapi aldım. Hiçbir şeyi kafama takmayan bir insanım. ‘Yarın öleceksin’ deseler bugünümü yaşamaya bakarım. Allah’a her zaman şükrediyorum. Hastalığım süresince 8 kemoterapi, 30 radyoterapi aldım. Daha sonra nüks oldu ve tekrar kemoterapi aldım. Bu arada doktorum Küba’dan bir aşı getirtti. Aşının çok büyük faydasını gördüm. Bu sayede kanser başka bir organıma sıçramadı. Şu an her şey kontrol altında.

- Ümitsizliğe kapıldınız mı hiç?

Hayır, asla olmadı. En büyük yaşam kaynağım 4 yaşındaki torunum oldu. Hastalıktan önceki hayatım ve sonrası çok farklı. Kanser hayata bakış açınızı değiştiriyor. Her saniyemin değerini bilerek, sevdiklerimle geçiriyorum. Hastalıkla mücadele ederken morali yüksek tutmak çok önemli. Sosyal hayattan kopmamak tedavinin olmazsa olmazı. Sürekli meşgul olmak, hastalığı düşünmemek ve kendini dinlememek önemli.

‘Kanserden daha güçlüyüm’

Kolundaki ben kanayınca doktora giden 53 yaşındaki Tülay Karahan’a 2012 yılında cilt kanseri tanısı kondu. 3 çocuk annesi Tülay Hanım’ın hastalığı önce lenflere, sonrasında akciğerine sıçradı. 4 yıl boyunca kanserle mücadele ederek, hastalığı yenmeyi başaran Karahan ‘İnsanlar kanserin adını söylemekten korkar, kötü hastalık derdi. Kötü hastalık diye bir şey yok. Hastalığın adı kanser. Biz kanserden değil, kanser bizden korksun. Çünkü biz kanserden daha güçlüyüz” diyor.

- Hastalığın ortaya çıkış dönemini anlatır mısınız?

Kolumda bir ben vardı. Uykumda kaşımışım. Daha sonra kanamalar başladı. 2012 yılında dermatolojiye gittiğimde melanom (cilt kanseri) olabileceğim belirtildi. Patoloji için parçalar alındı. Sonuçlar geldi ve doktor orta dereceyi geçtiğini söyledi. 4 biyopsi daha yapıldı. İlaçlara başlandı ancak yeterli olmadı ve ameliyat olmam gerektiği söylendi. Prof. Dr. Serdar Turhal. 6 saat süren bir operasyonla kolumdaki lenfleri tamamen kazıdı. Çünkü kanser lenflerime de sıçramış. Daha sonra akciğerlerime sıçradığını öğrendik.

- Sonrasında neler yaşadınız?

Kemoterapiye başlandı ancak bir süre sonra tekrar aynı yerde nodüller oluştu. Bu nodüler de alındı. Sonrasında ilaç tedavisine başlandı. Sabah 4, akşam 4 olmak üzere günde 8 hap alıyordum. Doktorum, bünyemi bu şekilde dengelediğini söyledi. Vücudun tepkisine göre ilaçlarım azaltıldı. 4 yıl ilaç kullandıktan sonra, bir yıldır ilaç almıyorum. Şu anda her şey gayet iyi. Tahlillerim temiz.

- Moralinizi yüksek tutmak için neler yaptınız?

3 çocuğumla ilgileniyordum. Ayrıca kardeşlerim de beni yalnız bırakmadı. Maddi manevi yalnız kalmayacağımı bilmek güç verdi. Hastalığımda en büyük dezavantaj solak biri olarak sol tarafımdan hastalanmak oldu. Kaşığı bile ağzıma götüremiyordum. Zaman zaman aldığım ilaçlar nedeniyle yataktan kalkamıyordum. Bazı dönemler gerçekten zorlandım. Hastalığımı çocuklarımdan değil bir tek babamdan sakladım. Kendi saçımdan peruk yaptırma sebebim de babamdı. Bir tek o görüp üzülmesin istedim.”

‘Pozitif şarkılar’ umut olacak

Kanserle mücadelede motivasyon ve moralin dönüştürücü gücünden yola çıkan Metastatik Meme Kanseri Derneği (MetAmazon), AstraZeneca Türkiye’nin desteği ile Kanser Haftası’nda ünlü müzik platformu Spotify’la anlamlı bir işbirliği gerçekleştirdi. Özel bir müzik listesi hazırlayan ve Spotify kullanıcılarına sunan MetAmazon, kanser hastalarının pozitif düşünmelerine yardımcı olmayı, kanser farkındalığı yaratacak bu pozitif listeyle hastaların ve yakınlarının hayatına değer katmayı hedefliyor.

‘Mücadeleye destek’

‘Pozitif Şarkılar’ isimli liste Kanser Haftası’ndan sonra da yayında kalacak ve bağlantı üzerinden herkesin kullanımına açık olacak.

MetAmazon-Metastatik Meme Kanseri Derneği Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Canan Perdahlı, proje ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Kanserle yaşayan hastaların yaşam kalitelerinin ve umutlarının sürdürülebilirliğini artırmayı hedefliyoruz. Herkes bu şarkı listesini dinleyerek ve sevdikleriyle paylaşarak kanserle mücadeleye destek olabilir. ”

AstraZeneca Türkiye Onkoloji İş Birimi Direktörü Dr. İlker Arslan ise, “Kanser farkındalığını artırmak üzere bir ilk olarak hayata geçirilen listenin kanser hastalarına ve yakınlarına umut vermesini diliyoruz” dedi.

#umutverensarkilar hashtag’iyle sosyal medya üzerinden tanıtılacak olan ‘Pozitif Şarkılar’ listesine, Spotify uygulaması üzerinden ücretsiz olarak erişilebiliyor.